Gazetemizin önceki hafta çıkan manşetinde Hazreti Eyyub'un kabrinin yanı başındaki mezarı konu etmiştik. Haberi okuyan Kaymakamlık Basın Bürosu Sorumlusu ve Proje Ofisi Koordinatörü Fethi Üncal bizi arayarak mezarla ilgili bilgi sahibi olduğunu söyledi. Bir araya geldiğimizde Hazreti Eyyub ile ilgili araştırmaları olduğunu öğrendiğimiz aynı zamanda tarihçi olan Fethi Üncal ile sohbet tadında bir röportaj yaptık. Başta Hz Eyyub'un mübarek kabrinin yanı başındaki mezar olmak üzere Eyyub Nebi ile ilgili konuları konuştuk.
Hazreti Eyyub'un başucundaki mezar kime ait, mezar taşında neler yazıyor ?
Mezar taşları tarihçiler için kaynak teşkil eder. Mezar taşlarının bir yüzünde vefat eden kişi ile ilgili bilgi yer alırken diğer yüzünde ise özlü bir söz, şiir, ayet vs. yazılması adettir.
Bahsi geçen mezar taşında aynı durum söz konusu. Mezar taşının vefat eden şahıs ile ilgili kısmında:
Rizaen lillahi e-lfatiha
Merhum ve mağfur meşayihi
Kiramdan hacı Abdurrahman babanın
Merkadidir(kabri) rahmetullahi teala aleyh rahmeten vasiaten
Fi şehri rebiulevvel sene 1334
yazısı yer alır. Diğer yüzünde ise Şair Ebu Nuvas'a ait vefatına yakın yazdığı şiir vardır;
Şair Ebu Nuvas'a ait şiirin Türkçe tercümesi:
Yarabbi senin günahkâr kulun sana geldi.
Günahlarını ikrar ederek ve sana dua etti .
Eğer affedersen zaten affetmek sana mahsustur.
Eğer kovarsan (yani affetmezsen) senden başka kimden af dileriz
Mezar taşının üzerinde meşayihi kiramdan Abdurrahman baba olarak bahsedilen zat hakkında hiçbir malumat yoktur. Şanlıurfa'da meşayih ve evliyaların isimlerinin sonuna "Baba" ifadesinin eklendiği örnekler çoktur. Mezar taşının el en ilginç yönü Ebu Nuvas'a ait olan şiirdir. Şiirin sahibi Ebu Nuvas hayatı boyunca içkiye müptela ve kadına düşkün olduğu maruftur. Bu hayat tarzı şiirlerine de yansımış Hamriyyat ve İbahiyyat dalında şiirler kaleme almıştır. Hayatının sonlarına doğru hacca gittiğini ve zahidane içerikli şiirler yazdığını görüyoruz. Şarap ve edep dışı konulardaki şiirlerine rağmen şiirde ve kelamda ustalığı yüzyıllarca Arab edebiyatında etkin olmasına vesile olmuştur. Arab dünyasında şiirleri dilden dile dolaşan Ebu Nuvas Türkiye'de pek bilinen bir şair değildir. Türkiye'de üzerinde Ebu Nüvas'ın şiiri bulunan tek mezar taşı bu olsa gerektir. Abdurrahman Baba'nın mezar taşı üstündeki tarihe göre vefatı Hicri 1334 yılı olarak görülür. Miladi takvime göre çevirdiğimizde I. Dünya Savaşı'nın devam ettiği 1916 yılı olduğunu görüyoruz. Suriye hala Osmanlı toprağıydı ve muhtemeldir ki Suriye'den ve diğer İslam beldelerinden Hazreti Eyyub'un ziyarete gelenler vardır. Gizemli diye nitelediğimiz Abdullah Baba'nın mezarı 104 yıllık. Çevrede daha eski mezarlar da var. O mezarlarda yatanlar büyük bir ihtimalle abid ve zahid insanlardır. Osmanlı Eyyub Nebi Peygamber Vakfiyesine yüzyıllarca mütevelli görevlendirmiş. Bu mütevellilerin de mezarları Eyyub Nebi Mahallesindeki mezarlıkta bulunmalıdır.
Hazreti Eyyub'un kabrinin Viranşehir'de olduğu biliniyor muydu ?
Tabii ki, hatta çok daha önceleri Hazreti Eyyub'un Viranşehir'de medfun olduğu biliniyordu. Osmanlı idaresinde Eyyub Nebi'nin medfun olduğu yer ve çevresi vakıftı. Yaklaşık 350 yıl öncesine ait bir Osmanlı belgesinde Hz. Eyyub'un medfun olduğu vakfiyeye mütevelli heyetinin atandığından bahsedilir. Osmanlı Evkaf Nazırlığı, vakıfları kayıt altına almış ve vakıflara mütevelli atamıştır. Hz Eyyub'un mübarek kabri ile ilgili yer tarif edilirken Siverek kazası Telgoran nahiyesi Eyyub Peygamber vakfiyesi diye bahsedilir. muhtemeldir ki Hz Eyyub'un medfun bulunduğu yerler çok daha eskiden vakıflaştırılmıştı.
Siz de Hazreti Eyyub'un Viranşehir'de metfun olduğuna inanıyor musunuz ?
Önceleri ben de Hz Eyyub'un Viranşehir'de medfun olduğuna temkinli yaklaşıyordum. Çünkü Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (sav) dışında tam olarak kabri bilinen bir başka peygamber yok.
Hz Eyyub ile alakalı yaptığım araştırmalarda Viranşehir dışında Suriye, Irak, Yemen ve Umman'da kabrinin olduğuna inanılıyor. Suriye'deki kabri olarak inanılan yer çok kötü durumda ve harabeye dönüşmüş. Irak'taki kabrin üstünde büyük bir cami yapılmış. Su kuyusu ve sabır taşının da bulunduğu cami avlusu Şii mezhebine mensup insanlarla dolup taşıyor. Yemen'deki kabrinin yerinde yeller esiyor ve yıkıntıdan ibaret. Umman'daki kabir ise 12 metre uzunluğunda ve küçük bir türbeden ibaret. Bütün bu saydığımız yerler Osmanlı hakimiyetinde uzun yıllar kaldığı halde Viranşehir dışında Osmanlı kayıtlarında Hz Eyyub'dan söz edilen bir başka yeri göremezsiniz. Oysa Osmanlı arşivlerinde Hz Eyyub'un Viranşehir'de vakfiyesi ile ilgili onlarca belge bulursunuz. Osmanlı Vakıf sisteminin çok iyi işleyen bir yapısı vardı. İstismara asla müsaade edilmiyordu.
Hz Eyyub Hz Elyesa ve Hz Rahime'nin medfun olduğu bu mübarek topraklar gerekli değeri görüyor mu ?
Ne yazık ki yeterli ilgili göremiyor. Ve bu yeni bir durum da değil. Halk Eğitim Merkezi Eski Müdürü Merhum Mehmet Siraç Suman Hocanın Hz Eyyub ile ilgili gayretlerini, ilgisizliğe isyanını yakın çevresinden dinledim. Hazreti Eyyub ile ilgili yazdığı kitapta Hazreti Eyyub'a gerekli değerin verilmesi için bir farkındalık oluşturmaya çalışmış. Dönemin Şanlıurfa Valisi ile yaptığı görüşmeler olmuş. Fakat ömrü vefa etmemiş. Allah rahmet eylesin. Şanlıurfa merkez malum, adres olarak Hazreti Eyyub'un Eyyübiye ilçesindeki makamını adres gösteriyor. Orayı her gün yüzlerce insan ziyaret ediyor. Çünkü Hazreti Eyyub'un mübarek kabrinin Viranşehir'de olduğunu pek bilen yok. Gösteren de yok. Viranşehir halkı olarak bizler de çok ilgisiziz. İlçe merkezinde Hazreti Eyyub'a ait tek bir iz yok. Bir tek ibare göremezsiniz. Muazzez bir Peygamberin mirasını ilçeye bağlı bir mahalleye hapsetmişiz.
Bir ara çok tartışıldı, Viranşehir'in isminin Sabırşehri olarak değiştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz ?
Şehirlerin hüviyeti vardır. Yani insanlar gibi kimliği olan yapılardır. Şehir kimliğini kentin tarihi sosyolojisinden ve soyut değerlerinden beslenerek alır. Eğer oranın tabiatı bitkisi ve yöresel ürünleri ile bir değer oluşturmaya kalkışırsanız yüzeysel kalırsınız. Şehrin kimliğine bir değer katamazsınız. Mesela Viranşehir'i şelengo üzerinden kimliklendiremezsiniz. Kalıcılığı olmaz. Malatya'nın kaysısı, Denizli'nin horozu, Viranşehir'in şelengosu gibi. Diyarbakır'ın sahabeler şehri, Urfa'nın peygamberler şehri, Konya'nın Mevlana şehri olması sadece kent kimliğine değil aynı zamanda içinde barınan insanlara da sosyolojik olarak etki eder. Viranşehir'de Hazreti Eyyub'un varisi olarak kendini tanımlayan kaç kişi var. Viranşehir'in isminden çok sıfatı ile ilgilenmenin daha doğru olduğu kanaatindeyim. Viranşehir'e sabır sıfatının çok yakıştığını inanıyorum. Sabır şehri Viranşehir tanımının zamanla kent kimliğine dönüşeceği ve şehrin sakinlerine de kendini kabul ettireceği kanısındayım. Gönül isterdi ki Viranşehir'in isminin tartışılması yerine böyle paha biçilmez bir değeri başta ilçemize ve ülkemize takdim edemeyişimizi konuşalım. Bu güne kadar yapmadıklarımıza ve yapamadıklarımıza hayıflanalım.
Son olarak bir şey eklemek ister misiniz ?
Hz. Eyyub ile ilgili konuşulacak çok şey var. Dikkat ederseniz, mübarek eşi Hz Rahme/Rahime ve Hz Elyesa'dan hiç bahsetmedik. Hz Eyyub'un kıssası, diğer semavi dinlerdeki yeri, Peygamberler Şehri Şanlıurfa'daki diğer peygamberle akrabalık bağı vs. İnşallah başka bir zaman Hz Eyyub ile daha detaylı konuşma fırsatı buluruz. Son olarak bir ricada bulunmak istiyorum. Hz Eyyub'un Kur'andaki ismi "Eyyub"tur. Fakat ne yazık ki "Eyüp" diye yazılıp telaffuz ediliyor. Bu yanlış yazım cidden incitiyor insanı. Arapça'da "p" harfi olmadığı gibi "y" şeddeli olarak okunur. Dikkat edilmesini umarım. 31-12-2019