- ÜMMET VEBALDE
İHH Şanlıurfa İl Koordinatörü Behçet ATİLA yardım dağıtım ve tespit/gözlemlerde bulunmak üzere gittiği Somali’den döner dönmez dün(17/09/2011 C.tesi günü saat 11:30 ‘da) Esentepe’de bulunan İHH Gönüllüleri Bürosu’nda yaptığı basın açıklamasıyla Somali İzlemimlerini kamuyuyla paylaştı; Behçet ATİLA yaptığı açıklamada şunları kaydetti;
“Son 60 yılın en şiddetli kuraklığının yaşandığı Doğu Afrika’da birkaç aydan beridir binlerce çocuk açlıktan ölmüş, binlerce insan durumu çok da iyi olmayan komşu ülkelere iltica etmek zorunda kalmış ve bölge insanı en ufak gıda yardımına muhtaç bir şekilde dışarıdan gelecek yardımları beklemektedir. Biz de 6 kişilik bir gönüllü ekip yardım dağıtımı, gözlem/tespit faaliyetleri yürütmek amacıyla İHH’nın koordinasyonuyla dünyanın en büyük mülteci kampı olan Daadab Kampı’na gittik. Yaklaşık 3 ay önce İHH İnsani Yardım Vakfı, Dadaab Kampı’nda karargıhını(yerleşkesini) kurmuş, 6 kişilik ekibimizi de bu karargahta ağırladılar, Ertesi günü yapılan faaliyetlere katılmaya başladık. 1990 yılında Kenya’ya iltica eden 220 bin Somalili, Dadaab ismiyle bilinen bölgede BM(Birleşmiş Miletler) kontrolünde kurulan Dadaab Kampı’na yerleştirilmiş. Ancak kuraklıktan dolayı yerini yurdunu evini barkını bırakıp göç ederek Dadaab Kampı’na sığınan Somalili mülteci sayısı ise son üç ayda 500 bin civarı ve her gün onlarca aile yüzlerce kilometrelik yolları aç susuz teperek gelmeye devam etmekte. Tabi kampa ulaşanlar şanslı sayılıyor, kampa kavuşmadan yolda ruhunu Rablerine teslim edenlerin sayısını ise kimse bilmiyor, zaten yol boyu gördüğümüz kurumuş devasa ağaçlar ve ölmüş hayvan leşleri/iskeletleri açlığın, susuzluğ, çaresizliğin boyutunu resmediyor. Kampta olduğumuz bu günlerde(5-10 Eylül 2011) kış mevsiminin yaşandığı Somali’de sıcaklık 30-35 ºC‘de seyretmekte ve önümüzdeki ay bahar-yaz dönemi olacağı göz önünde bulundurulursa günlük gelecek aile sayısında hızlı bir artış bekleniyor. 90 km² lik bir alanı olan bu kampın gayri resmi nufusunun en az 700 bin olduğu ve birkaç ay içinde bir milyona dayanabileceği konuşuluyor. Yani metropol bir kamp denilebilir. Dünyanın en büyük mülteci kampı sıfatını sahiptir. Kenya hükümeti ve BM yeni kamp açmaya müsaade etmediğinden bu sonradan gelen yaklaşık 500 bin küsür insanın bir kısmı çadır temin etmiş ama büyük bir kısmı çalıların altında, ağaç gölgelerinde barınmaya çalışıyor. Sonradan gelen bu 500 bin Somalili Müslüman, Kenya ve BM tarafından adeta ölüme terk edilmiş vaziyette. İnsanlık, vicdan, merhamet işte tamda bu kampın göbeğine, kızgın kumlara gömülmüş vaziyette. Hele de ümmet. “Hani nerde İslam ümmeti?” sorusunu çocukların ve annelerin anlamlı bakışlarından çok rahat okuyabiliyorsunuz. IHH İnsani Yardım Vakfı, Dadaab bölgesine 21 Temmuz 2011 tarihinde gelerek kalıcı bir merkez(karargah) kurmuş ve bu merkezden koordine ettiği yardım faaliyetlerini sürdürmektedir. IHH İnsani Yardım Vakfı bölgede, Kenya’da Road Derneği ve Somali’de Zemzem Derneği adlı bu iki partner kuruluş ile birlikte yardım faaliyetlerine devam etmektedir. IHH İnsani Yardım Vakfı’nın şu ana kadar bölgede başlattığı faaliyetler aşağıda ki gibi özetlenebilir. 1- Bu yıl Ramazan ayını bölgede geçiren IHH İnsani Yardım Vakfı Acil Yardım Ekibinin organizasyonu ile Dadaab Mülteci kampında ramazan ayı boyunca her gün 3.000 Somali’liye iftar yemeği verilmiş. 2- IHH İnsani Yardım Vakfı 21 Temmuz 2011 de geldiği bölgede, ivedi bir şekilde durum ve ihtiyaç tespiti yaptıktan sonra temel gıda maddesi dağıtımına başlamıştır. Geçen zaman içerisinde yaptığı dağıtım miktarını artıran IHH İnsani Yardım Vakfı şuan bölgede düzenli olarak günlük en az 2 bin adet gıda paketi dağıtımı yapmaktadır. Dağıtımı yapılan gıda paket yaklaşık Dadaab Kampı ve çevresinde bugüne kadarki gıda dağıtım miktarı 50 bini geçen IHH İnsani Yardım Vakfı, bu yolla 13 Eylül 2011 tarihi itibariyle 1,5 Milyon $’lık temel gıda maddesi dağıtımı yapmış olup, bu dağıtıma düzenli olarak devam etmektedir. Orda olduğumuz sürece biz de bu dağıtımlarda bulunduk ve şahitlik ettik, yeni tespitlerde bulunduk. Temel gıda maddesi dağıtımı kapsamında, IHH İnsani Yardım Vakfı tarafından gerek Türkiye gerekse diğer ülkelerden bağışlanan kurbanlıkların kesimi de yapılarak mültecilere dağıtımı yapılmaktadır. Bağışlar dışında ekibimiz de 61 adet kurbanı satın alıp Kampta kesip dağıtılmasını sağladı. Bölgeye ulaşım problemli olduğundan ve dışarıdan gelecek ayni yardımları ulaştırma imkânı bulunmadığından IHH İnsani Yardım Vakfı, temel gıda maddelerini bölgeye en yakın yerleşim birimi olan Kenya’nın Garissa kentinden temin etmektedir. Gıda kamyon ve tırlarla Dadaab Kampına getirilip burdaki İHH depolarına aktarılıyor ve 20-25 kişilik ekip bu gıdaları suratle dağıtılacak kumanya heline getiriliyor ve tespit edilen 2000 kişiye dağıtımı gerçekleştiriliyor. Mevcut yardımlara ilaveten bölge için, aylık olarak yaklaşık 1-1,5 Milyon $’lık ek yardıma ihtiyaç duyulmaktadır. Dadaab kampının aylık toplam gıda ihtiyacı ise yaklaşık 2,5-3 Milyon $’ı bulmaktadır. Ancak bu sayı Dadaab nüfusunun % 40’ını oluşturmakta olup, Birleşmiş Milletler ve haftada veya on günde bir günübirlik gelip dağıtım yapan diğer yardım dernekleri ile birlikte düşünüldüğünde bölge halkının en fazla % 60’ına temel gıda yardımı ulaşabilmektedir. Geri kalan halk ise bu yardımlardan faydalanamamaktadır. Bu nedenle bölgede diğer insani yardım kuruluşlarının da düzenli yardım faaliyetlerine başlaması gerekmektedir. Ayrıca yardımlarım en verimli şekilde dağıtımının sağlanması için tüm bu kuruluşların koordineli olarak çalışması şarttır. Bu konuda İslam Konferansı Örgütü vb gibi kuruluşlara önemli görevler düşmektedir. Ayrıca Birleşmiş Milletlerin Dadaab Kampı'ndaki alanının içerisinde bir hava alanını bulunmaktadır. Ama ne yazıkki BM, havaalanını İnsani yardım uçaklarının bu havaalanına inişine izin vermemektedir. Çok acilen bu hava alanının yardım uçaklarına açılması gerekmektedir. Bu konuda başta Türkiye olmak üzere tüm devletlerin Birleşmiş Milletlere gereken baskıyı yapmaları şarttır. IHH İnsani Yardım Vakfı Acil Yardım Ekibi, bölgedeki acil su ihtiyacına binaen, Su kuyusu ve su tankı yapımını beklemeden bazı bölgelere su dağıtımı yapmış olup, toplam 80 ton içme suyunu su sıkıntısının hat safhada olduğu bölgelere ulaştırmıştır. Buradaki İHH ekiplerinden öğrendiğimize göre burada sondaj çalışmaları sonucu yaklaşık 300 metrede su çıkarılabiliyormuş, ancak BM(Birleşmiş Milletler) İHH’nın kampta su kuyuları açmasını izin vermiyormuş. Aadeta bu mutteki müslümanları ölüme terk etmekte. Su sıkıntısının hat safhada olduğu bölgede Birleşmiş Milletler tarafından su kuyusu açılmasına izin verilmemesi nedeni ile IHH İnsani Yardım Vakfı, bu ihtiyacı karşılamak için su tankı yapımına yönelmiştir. 10 Tonluk su tankı yapımına başlayan IHH İnsani Yardım Vakfı, henüz birkaç tanesini tamamladığı tankların su ihtiyacını ise kendi tankerleri ile karşılamayı planlamaktadır. Bölgede yüzlerce su tankına ihtiyaç olup ilk etapta aciliyet arz eden 50 adet su tankının yapılıp devreye alınması düşünülmektedir. Tanesi 1.000 $’a mal olan 10 tonluk imal edilen bu su tanklarının Dadaab bölgesine hayat vereceği ümit edilmektedir. IHH İnsani Yardım Vakfı ve Uluslararası Doktorlar Birliği(AID) kuruluşlarının Dadaab’da birlikte yürüttüğü Sağlık hizmetlerinde her gün yüzlerce hastanın tetkikleri yapılmakta ve imkânların elverdiği ölçüde tedavileri yapılmaktadır. BM ile İHH Sağlık ekibinin çalışması konusunda da akreditasyon ile ilgili problemler yaşanmaktadır. Zaman zaman sorunlar yaşanmaktadır. IHH İnsani Yardım Vakfı özellikle çevre-sınır köylerde bitme aşamasına gelmiş olan tarımı yeniden canlandırabilmek için çeşitli projeler yapmakta olup az da olsa su kaynaklarına yakın bölgelerde toprak analizleri ve iklim koşullarına uygun ürün analizleri ile tarımı yeniden canlandırmaya ve bölgeyi kendi ayakları üzerinde durabilir bir noktaya çekmeye çaba sarf etmektedir. Dadaab bölgesinde yaşayan Somali halkı tüm sıkıntılarına rağmen çocuklarının eğitimlerine çok önem vermektedirler. Özellikle ‘Duksi' adını verdikleri hafızlık ve Kuran kursları başta olmak üzere çırpı ve ağaç kovuklarından da olsa, çocukları için medreseler ve hafızlık kursları oluşturup buralarda eğitimlerini görmelerini sağlamaktadırlar. Dadaab Kampın’da ayrıca hafız yetiştirilen Duksi’ler genellikle bir ağacın gölgesinden oluşmaktadır. Bazılarının etrafı çalı çırpı ile çevrilmiş yani sınırlandırılmış, bazısı da ağaç gölgesini etrafına çekilen bir çizgi ile sınırlandırmış burayi duksi/Kuran Kursu kabul edip, çocuklar ayakkabı/terliklerinini bu çizginin dışında çıkarıp besmeleyle içeri giriyor ve eğitimini bu kızgın kumlarda oturarak kömürle luhlara ayetler yazıp ezberleyerek devam ediyorlar. Ağaç gölgesinde oluşturulan bu Duksi’lerin her birinde 20-25 öğrenci hafızlık eğitimi almaktadır. Kampta bu Kuran Duksilerden/Kuran Kurslarından 3 bin tane varmış. IHH İnsani Yardım Vakfı bugüne kadar Kampta, Her birinin kapalı mekânında 70-80 öğrencinin aynı anda eğitim alabileceği ve tanesi 1.400 $’a mal olan, toplam 21 adet Duksi inşa etmiş, bu sayıyı mümkün olduğunca artırmayı planlamaktadır. İHH nın inşa ettiği bu Duksiler diğer mevcut Duksi’lere göre çok modern sayılır, en azından kapalı mekan ve yazı tahtaları mevcut. Diğerlerinde bunlar bile yok. İHH duksilerinde yer bulan öğrenciler ve hocalar çok şanslı sayılıyormuş . Dadaab’da, ‘Luh’ olarak kullanılan bu tahtalar çok kıymetli olup, üzerlerine ayet yazmak için kalem bulunamadığından dolayı, kalem şeklinde sivriltilen ağaç dalları yardımı ile çöplerden toplanan pillerin içindeki kömürlerin ıslatılması sonucu oluşturulan mürekkepler ile yazılmaktadır. Dadaab’da 4-5 yaşında başlayan hafızlık eğitimi 8-10 yaşında tamamlanmaktadır. Kamptaki çocukların yaklaşık %70’i Kuran hafızı. Ayrıca belirtmekte fayda olacağına inandığım bir nokta daha var ki oda şu; 5 yaşından itibaren asla başı açık bir kız çocuğu bulamazsınız, kız çocukları 5 yaşından itibaren tam tesettürlüdürler. IHH İnsani Yardım Vakfı tarafından Dadaab bölgesi başta olmak üzere tüm Somali ve Doğu Afrika’da yapılan yardımlar, mevcutta kanayan yaraya merhem niteliğinde olup, asıl yapılması gereken İslam Konferansı Örgütü vb kuruluşlar ile STK lar bölge için kalıcı projeler üretmek ve hayatın sürdürülebilir hale gelmesini sağlamaktır. İlgili kuruluşlar harekete geçinceye kadar biz insanlara düşen ise sanırım bu yaraya merhem olarak, beklenen ölüme engel olmaya çalışmak ve bu kuruluşları harekete geçmeye zorlamaktır.” dedi
|
2591 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |