• https://www.facebook.com/Viran%C5%9Fehir-Bizim-Gazete-1269353489770245
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05336770791
  • https://twitter.com/bizimgazete63
  • https://z-p15.www.instagram.com/viransehirbizimgazete63/
  • https://www.youtube.com/channel/UC_BshBmcwBr1dd-R9Obx0ag
Üyelik Girişi
TAZİYELER

TAZİYELER:



 

 

Nöbetçi Eczaneler

Perşembe


 

  

Cuma

 

 

Cumartesi

 

 

Pazar

 

 

Pazartesi

 

 

Salı

 

 

Çarşamba


 


Nöbetçi Eczane Listesi Kaynağı: Ş.Urfa Eczacılar Odası
Takvim
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi178
Bugün Toplam1481
Toplam Ziyaret13006082

İşte Açıklama

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM                  27.11.2011

 

      Şanlıurfa Hilvan İlçe Başkan Yrd. Bedih Çiftçinin yaptığı Hak ve özgürlükler basın açıklaması: Yüce Rabbimiz Araf suresinin 26. ayetinde şöyle buyurmaktadır…           

      "Ey Adem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takva elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi)."

          Evet insanoğlu yaratılışı ile beraber örtünmekle yükümlü kılınmış ve bu yükümlülüğü yerine getirmiştir.  Şu var ki Allah(c.c)  zamanla unutulmaya yüz tutmuş örtünme emrini Hz. Meryem ile sembolleştirmiş, Hz. Muhammed (as) ile birlikte özellikle Nur ve Ahzab sureleri ile net bir şekilde hüküm altına almıştır.

      Ayetlerden anlaşıldığı üzere örtünmek farzdır. Allah’ın ayetlerindendir. Namaz, oruç ve zekât nasıl farz ise örtünme de o şekilde farzdır. Örtünme bir teferruat değildir.

 Üstad Bediüzzaman, bir savunmasında, mahkeme heyetine hitaben ;”Madem Allah’ın hüküm ve kanunlarını benimseyip uygulamıyorsunuz, hiç olmasa kendi kanunlarınıza sadakat gösterip samimi davranınız” der.

İslami tesettür ve buna bağlı olarak başörtüsü hakkında, devletin resmi bir kurumu olan Diyanet İşlerinin resmi görüş ve fetvası aynen şöyledir:

Din işleri Yüksek Kurulu başkanlığı:

Sayı: B,02.1.DİB.0.10/212

Konu: Tesettür

Karar No:6/Kara Tarihi: 3.2.1993

Soru: Başörtüsünün dinimizce hükmü nedir?

Cevap:)1 Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları ; 2)Kadınların, el, yüz ve ayakları dışında kalan kısımları ,aralarında dinen evlilik caiz olan erkeklerin yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise (örtü) ile örtmeleri; 3) Başörtülerini, saçlarını, başlarını boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları dinimizin; Kitab,Sünnet ve İslam alimlerinin ittifakı ile sabit olan KESİN EMRİDİR.Müslümanların bu emirlere uymaları,dini bir vecibedir…,    

         (İslami sorumluluk buluğ çağı ile başlar.)

Soru ve sorun şu; devlet tesettürün ve buna bağlı olarak başörtüsünün Allah’ın(cc) bir emri olduğunu Müslüman birey için dini bir vecibe olduğunu bildiği halde, neden yasaklama yoluna gider? Neden teminat altında olduğuna söz verdiği, kişinin inancına, ibadetine, hürriyetine müdahale edip engel olur? İyice anlaşılması için şunu soralım(Canlı örnekleri çoktur.)Türkiye’den; Almanya ya Belçika ya İngiltere’ye ABD ye göçenler kız çocuklarını ilkokuldan itibaren, hiçbir sorun ve engelle karşılaşmadan başı örtülü olarak okula gönderilebiliyorken % 99’u Müslüman olan ve yeri geldiğinde İslam aleminin öncülüğüne soyunan Türkiye’de neden bir Müslüman, çocuğunu kendi vergisi ile yapılan okullarda okutamıyor? Bu husus çelişki olmaktan da öte açık zulüm değil midir?

     Bizler, Allahın farz kıldığı örtünme emrinin gereğini yerine getirmek için çalışırken İslam düşmanı insanların, emniyet güçlerinin ve ahlaksızlığı yaymayı ilke edinmiş bir kısım medyanın zulmüne maruz kalıyoruz! Nitekim Gaziantep Şahinbey İlçe Milli Eğitim Müdürü öğrencilerin suç işlediğini iddia ederek;

        ‘’ Bıçakla okula gelmek isteyen öğrenciyi, içki içip sarhoş olan bir öğrenciyi okula alamadığımız gibi başörtüsü ile gelen öğrencileri de okula alamayız diyor…’’Allah’ın emrini yerine getirmeye çalışan iffet timsali tertemiz çocuklarımızla insanlara zarar veren ahlaksız insanları aynı kefeye koyma garabetinde bulunuyor.

            Gaziantep’te örtülü çocukları okula alan tek bir okul bulunuyordu. Bu okulun müdürü, bizzat Gaziantep Milli Eğitim Müdürü tarafından aranarak “çocukları okula almayacaksın, alırsan karşında bizi bulursun!” tehdidiyle o okulun da başörtülü öğrencilere zulmeden okullar kervanına katılmasına sebep oldu. Annesinin başörtüsüne el uzatıldığı için canını vererek şehit olan ve kanını bu mukaddes dava uğruna akıtan Şehit Kamil’in medfun olduğu bu topraklarda şu anda başörtüsünden dolayı kız öğrencilerin sürgün edilmeleri, ikna odalarına alınmaları ve tecrit edilmeleri akıllara şu soruyu getirmektedir: Acaba Fransızlar, İtalyanlar yine topraklarımızı mı işgal etti? 

         Bursa’da ise polis, kızını örtülü olarak okula getiren velilere “bu şekilde kızlarınızı okula getirirseniz sizi örgüte üyelikten tutuklarız” diye tehdit edip bu masum ve de insancıl girişimleri terörize etmek istemedi mi?  Mahkeme de velileri  emniyet müdürlüğüne her gün gidip imza atma şartı ile tutuksuz yargılanmalarına hükmederek polisin zulmüne ortak olmadı mı?…

        “ Haydi, Kızlar Okula” sloganıyla kızları okula davet eden Adana Yüreğir ilçesindeki Gaffar Okan İlköğretim okulundaki idareciler, tesettürlü öğrencileri okula almamakla kalmayıp bir de velilere para cezası verme ve çocuklarını ellerinden alma gibi zorbalık kokan tehditlerde bulunmadılar mı?

           Osmaniye cezaevine giden tesettürlü mahkûm yakınlarını görüşe almayarak onlara zulüm etmediler mi?

Bu durumun en acı tarafı ise, Allah’ın emrini yerine getirmek için örtünen bu Müslümanlar tesettürlü oldukları için sürgün edilirken, hakaretlere ve cezalara maruz kalırken diğer Müslüman kardeşlerimizin bu duruma sessiz kalmalarıdır.  İslami mücadele sadece bu insanlar için emredilmiş gibi bir tavrın takınılıyor olmasını İslami hassasiyet ve uhuvvetle bağdaştıramadığımızı buradan ilan etmek istiyoruz. Unutmayalım Mekke öncesi çalışmalar ile Mekke fethi sonrasında yapılan hizmetlerin sevabı aynı olmayacaktır.

Diğer acı bir olay ise mütedeyyin olarak bildiğimiz hükümetin bu konuda beklenilen tepkiyi göstermemesi; başörtüsü sorunu yokmuş gibi davranması. Bu tutum yasakçı zihniyetin daha da cesaretlenmesi ve yaptığı zulme de devam etmesine sebep olmaktadır.

              Sesimizi duyurmak için bazı miting ve duyurular yaptık. Mustazaf-Der öncülüğünde yüzlerce sivil toplum kuruluşunun da destek verdiği 23 Ekim 2011 tarihinde ve yüz binlerin katıldığı Diyarbakır’daki dev miting, maalesef hiçbir medya organında yayınlanmadı, gündeme bile alınmadı. Hükümetçe de mitingde dile getirilen taleplere hiçbir tepkide bulunulmadı. Bu görmezden gelme ve vurdumduymazlık nereye kadar sürecek?

               Şunu demek istiyoruz: Siyasiler çıkıp azınlık haklarından, gayr-i Müslim vakıflardan bahsederken bu memleketin asıl sahibi olan Müslümanlardan ve çektiklerinden neden bahsetmiyorlar?

 İnsan hakkı ihlallerine sıfır tolerans tanıdıklarını defalarca ve her fırsatta dile getiren hükümet yetkilileri, tek gayesi tesettür emrini yerine getirmek olan başörtülü öğrencilerin okullara alınmamalarını, hakarete uğramalarını, insanlık dışı bir uygulama olan tecride tabi tutulmalarını, hatta ve hatta dövülmelerini ve ailelerinin polis tehdidine maruz kalıp mahkemelere sevk edilmelerini insan hakkı ihlali olarak görmüyorlar mı?

Hiçbir polise, hâkime insanlara zulüm etme yetkisi verilmemiştir. Maalesef siyasiler inançlarla ilgili mağduriyetleri giderme noktasında ağır aksak bir tempo içersindedir, bu da mağduriyetlerin daha da büyümesine neden olmaktadır. 

            Öncelikle Müslüman kardeşlerimizden talebimiz şudur:

Başörtüsü Allah’ın emridir ve bu emir bütün Müslümanları bağlamaktadır. Bundan dolayı yaşanan bu zulme sessiz kalmamaları ve bununla beraber kendi kızlarını ve akrabalarının çocuklarını tesettüre alıştırarak bunlardan okula gidenler varsa bunları başörtülü olarak okula göndermeleridir. Hatta çevresindeki diğer insanları da bu konuda teşvik etmelidirler.

Bilinmelidir ki başörtüsü İslam’ın izzeti ve bayrağıdır.

Hükümetten de;

—Polisin Bursa’da öğrenci velilerini tehdit etmesi ve hatta inancının gereğini yaşamaya çalışan insanları bundan vazgeçmemeleri durumunda onları örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklayacaklarını açıkça ve pervasızca söyleyebilmiş olmalarının hesabının sorulması,

—Birçok Avrupa ülkesinde bile zararları fark edilip kaldırılan ve Türkiye’de askeri darbelerden kalma karma eğitimin kaldırılması,

—Faşizmi çağrıştıran andımızın kaldırılması,

—Kız öğrencilerin ikna odalarına alınmasının asla ve asla kabul edilemez olduğunun ifade edilerek ilgililer hakkında ivedilikle emsal teşkil edecek soruşturmalar açılması,

-Ailelerin tehdit edilmelerinin önüne geçilmesi ve sorumlular hakkında işlem yapılması,

—Ebeveyne ait olan çocukların ailelerinden alınacağı şeklindeki boş ve anlamsız tehditlerin son bulması

—öğrenci sürgünlerine derhal son verilmesi

Ve en nihayetinde tamamen keyfi olan öğrencileri okula almama ve eğitimlerine engel olma zulümlerine son verilmesi hususlarını talep ediyoruz.

Biz inancımızın gereğini yaptığımızı Allah ı şahit tutarak diyoruz ki:

—Ey Rabbimiz! Biz senin dinini yaşamak istiyoruz. Fakat engelleniyoruz. Sen, senin dinini yaşamamızı engellemeye çalışan insanları ıslah oluyorlarsa ıslah et, olmuyorlarsa Kahhar isminle onları kahreyle!

—Bu kızlarımızın akıttıkları mazlumiyet gözyaşlarını onların beraat ve beşaretlerine vesile kıl!  

 

 

İNSANİ HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU

 

ÜYE DERNEKLER:

ŞANLIURFA:

MUSTAZAF-DER, YAR-DER

HİLVAN: SELAM-DER

VİRANŞEHİR: CAMİ-DER

CEYLANPINAR: ENSAR-DER VE BİL EĞİTİM-DER

BİRECİK: UHUVVET-DER

GAZİANTEP:

MUSTAZAF-DER, UMUT-DER, RAHMET-DER, İLİM-DER

ADIYAMAN: VAHDET-DER

KÂHTA: MUSTAZAF-DER

 



1922 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
RESMİ İLANLAR
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Hava Durumu
Saat
Site Haritası