• https://www.facebook.com/Viran%C5%9Fehir-Bizim-Gazete-1269353489770245
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05336770791
  • https://twitter.com/bizimgazete63
  • https://z-p15.www.instagram.com/viransehirbizimgazete63/
  • https://www.youtube.com/channel/UC_BshBmcwBr1dd-R9Obx0ag
Üyelik Girişi
TAZİYELER

TAZİYELER:



 

 

Nöbetçi Eczaneler

Perşembe


 

  

Cuma

 

 

Cumartesi

 

 

Pazar

 

 

Pazartesi

 

 

Salı

 

 

Çarşamba


 


Nöbetçi Eczane Listesi Kaynağı: Ş.Urfa Eczacılar Odası
Takvim
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi92
Bugün Toplam1551
Toplam Ziyaret13006152

Mavi Marmara davası başladı

 

İsrailli dört komutan bugün Çağlayan’da yargılanmaya başlandı.

İsrail aleyhinde; dünyada görülecek ilk dava olan Mavi Marmara davası bu sabah Çağlayan adliyesinde başladı. Mavi Marmara yolcularına destek amacıyla adliye önünde on binler bir araya geldi. Gazze'ye insani yardım taşıyan ''Mavi Marmara'' gemisine 31 Mayıs 2010 da Siyonist İsrail’in barbar saldırısına uğrayan ve 9 Türkiye vatandaşının şehit edildiği 54 kişinin de yaralandığı Mavi Marmara’da Şanlıurfamızdan da 6 kişi vardı. Merkezden İHH Şanlıurfa İl Temsilcisi Behçet ATİLA, Cuma AYTİŞ, Viranşehir’den Eyup YAŞAR, Mustafa BATIRHAN, Siverek’ten de Ramazan BAYLAN ve Cevdet ÖKENEK vardı. Mustafa BATIRHAN ve Cevdet ÖKENEK yaralananlar arasındaydı. Batırhan’ın tedavisi hala sürmektedir.

 

İsrailli dört komutan 6 Kasım’da Çağlayan’da yargılanıyor

Gazze'ye insani yardım taşıyan ''Mavi Marmara'' gemisine 31 Mayıs 2010 da düzenlenen saldırıyla ilgili dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Ashknazi dahil 4 kişinin yargılanmasına bugün(6 kasım) başlandı.

Gazze'ye insani yardım taşıyan ''Mavi Marmara'' gemisine yönelik İsrail askerlerince Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin, olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi'nin yargılanacağı davanın ilk duruşması bugün(6 Kasım Salı) yapıldı.

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Adalet Sarayı'ndaki büyük salonda görülmeye başlanan duruşma, sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınıyor.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Akif Ekinci tarafından hazırlanan 144 sayfalık iddianamede, İsrail askerlerinin saldırısında 9 kişinin yaşımını yitirdiği, 50'den fazla kişinin de yaralandığı hatırlatılıyor. Gemideki 490 kişinin müşteki mağdur olduğu ifade edilen iddianamede, gemide bulunan aktivistler ve basın mensupları da müşteki ve mağdur olarak yer alıyor.

Ceza İstemleri

İddianamede, olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında ''Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek''ten 9 kez ağırlaştırılmış müebbet ile ''mala zarar vermeye azmettirmek'', ''yağma suçuna azmettirmek'', ''eziyet suçuna azmettirmek'', ''haberleşmenin engellenmesine azmettirmek'', ''kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek'', ''yaralama suçuna azmettirmek'' ve ''silahla yaralama suçuna azmettirmek'' suçlarından toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.

6-7 ve 9 Kasım günlerin de sürecek duruşmayı, Türkiye ve diğer ülkelerden birçok insan hakları gözlemcisi, sivil toplum kuruluşları ile yerli-yabancı medya mensupları izliyor..

Av. Uğur Yıldırım: “İsrail'in suçluları iade etmesi gerekiyor”

6 Kasım’daki Mavi Marmara davası kapsamında değerlendirmelerde bulunan Mavi Marmara davası ve İHH Avukatlarından Av. Uğur Yıldırım şunları söyledi:

"6 Kasım sabahı başlayıp İsrailli dört komutan; Rau Aluf Gabiel Ashknazi başta olmak üzere İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıyor. Bu yargılama kesinlikle sembolik bir yargılama veya Türkiye'nin kendi kendine yapmış olduğu bir yargılama değil. Kanunlarımız, Türk Ceza Kanunu kapsamında tamamen adil ve hukuki bir yargılama olması hepimizin beklentisi. Bu noktada suçluların iade edilmeyeceği ve herhangi bir sonuç çıkmayacağına yönelik beklentiler de yanlış, çünkü daha mahkeme aşamasında, kendilerinin ifadelerinin alınması için müzekkereler yazıldı. Bu müzekkerelere cevap verilmemesi halinde kendileri hakkında yakalama kararı çıkarılması söz konusu. Suçluların iadesine yönelik Avrupa Sözleşmesine hem Türkiye hem İsrail taraftır. Bu noktada İsrail’in bu suçluları Türkiye'ye iade etmesi gerekiyor. Diyelim ki etmedi, İnterpol tarafından kırmızı bültenle aramalarının çıkması söz konusu olur. Bu, yine Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeler açısından uygulanması gereken bir süreçtir. Kaldı ki Mavi Marmara davasında katılımcıların 37 ayrı ülkeden olması hasebiyle dünyanın her tarafında bu davalar açılmış durumda ve soruşturma halinde. Fransa'da, Belçika'da, İspanya'da, Güney Afrika'da bu konuyla ilgili davalar var. Ve herhangi bir şekilde bu komutanlar bu ülkelere gittiği takdirde mutlaka bu soruşturma kapsamında tutuklanacaklar. Bu noktada nasıl Gazze'deki insanlar için Gazze bir açık hava hapishanesine döndürüldüyse, bu yargılama ile birlikte İsrail, bu komutanlar için açık hava hapishanesine dönüşmüştür.
Diğer yanı ise; bu dava bir başka açıdan da oldukça önemli. İsrail kurulduğu günden bu yana dünyada, özellikle Ortadoğu’da, Filistinlilere karşı sayısız hak ihlallerine imza attı. İnsanların yurtlarından edilmesine, hunharca öldürülmelerine sebep oldu. Bu yaptıklarının hesabını hiçbir platformda, hiçbir zeminde vermedi. Birleşmiş Milletlerin bazı kınamaları oldu ama hiçbir mahkeme tarafından herhangi bir cezai yargılama ve yaptırımla karşılaşmadı. Mavi Marmara seferinin hemen öncesinde Dökme Kurşun operasyonunda 1500 Filistinlinin canı gitti. Hiçbir şey olmadı. Bunun sorumluları hiçbir yerde hesap vermedi. O kadar ki kendi müttefiki Amerika’nın Liberty gemisini 1967'de batırdığında 34 Amerikan vatandaşını öldürdüğünde ve 171'ini yaraladığında dahi soruşturma açılmadı. Bu manada, yani "İsrailin yargılanması" açısından bu dava, Mavi Marmara davası dünya tarihine geçecek düzeyde bir ilk olma özelliği taşıyor. İlk defa 6 Kasım'da İsrail'den hesap soruluyor, İsrail yargılanıyor.”

 

Konu ile ilgili olarak İHH Şanlıurfa İl Temsilcisi Behçet ATİLA şunları kaydetti;

 

 

EY İSRAİL! ŞÜPHESİZ Kİ ADALET  TECELLİ EDECEKTİR

 

9 şehidimizi (İbrahim Bilgen (Siirt), Ali Haydar Bengi (Diyarbakır), Fahri Yaldız (Adıyaman), Cengiz Akyüz (Mardin-İskenderun..), Necdet Yıldırım (Malatya -İHH Personeli), Çetin Topçuoğlu( Adana -Avrupa Şampiyonu Milli Tekvandocu), Cevdet Kılıçlar (İstanbul -İHH Personeli), Furkan Doğan (Kayseri), Cengiz Songür (İzmir) rahmetle ve minnetle anıyoruz. İnşaallah yollarını sürdüreceğiz. Bu davanın önemi çok büyük İlk kez İsrail yargılanıyor. İnsanların, Müslümanların ümidi artacak.

 

Gazze’de uygulanan insanlık dışı ambargonun son bulması için 2010 yılı Mayıs ayında yola çıkan Gazze Özgürlük Filosu, aralarında milletvekilleri, çok sayıda medya mensubu, sanatçı, aydın, yazar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, çocuk ve kadınların yanı sıra binlerce ton insani yardım malzemesini Gazze’ye götürüyordu. Dünyanın dört bir yanından milyonlarca destekçinin canlı yayınlardan takip ettiği Filo, dünya halklarının ortak vicdanını, her dinden insanın dua ve iyi dileklerini Gazze’ye taşıyordu. Filoda çocuklar için oyun parkı, yaralı ve hastalar için tıbbi malzemelerin yanı sıra açıkta, yıkıntılarda ve çadırlarda yaşayan binlerce Gazzeli için ev ve çocuklar için okul demek olan inşaat malzemeleri bulunuyordu. İsrail 31 Mayıs 2010 günü sabah saat 04.30 sularında tam donanımlı ve kamuflajlı yüzlerce askeri taşıyan savaş gemileri, denizaltılar, hücumbotlar ve askerî helikopterlerle sivil masum insanların içinde bulunduğu insani yardım filosuna uluslararası sularda saldırdı. Bu saldırıda 9 iyi insan hayatını kaybetti, 56 yardım gönüllüsü ağır yaralandı. Yaralananlardan Uğur Süleyman Söylemez hâlen komada. İsrail tüm yardım gönüllülerini kelepçeleyerek gözaltına aldı ve yolcuların özel eşyaları dâhil olmak üzere gemideki her türlü malzemeyi gasp etti.

İsrail’in bu haksız ve gaddar saldırısı Birleşmiş Milletler, yüzlerce devlet, çok sayıda sivil toplum kuruluşu, hukukçu ve insan hakları kuruluşları ve aydınlarca terörist saldırı olarak nitelendirildi.

İsrail’in insani yardım filosuna gerçekleştirdiği bu saldırı göstermiştir ki, İsrail politikaları sadece bölge barışı için değil dünya barışı için de büyük bir tehdittir. Ulusal hukuk ve uluslararası hukuk nezdinde İsrailli sorumluların cezalandırılması için çalışmalar iki buçuk yıldır sürdürülmektedir. İnanıyoruz ki bu saldırının tüm sorumluları yargı önünde her bir mağdur için ayrı ayrı hesap verecektir.

Saldırıdan bu yana geçen iki buçuk  yıl boyunca İsrail gitgide daha da yalnızlaşmaktadır. Bir yandan tüm hukuksuzluklarının üzerini örtmeye ve unutturmaya çalışmakta, diğer yandan da yaptıklarını meşru göstermek için gerçekleri çarpıtarak kamuoyunu yanlış bilgilendirmektedir.

Mavi Marmara gemisi ise adaletin, barışın, özgürlüğün sembolü olarak tüm dünyada konuşulmaya, hayırla yad edilmeye devam etmektedir. Filoya bir şekilde katkısı olan tüm iyi insanlar kalplerde sarsılmaz bir yer edinmiştir. Halklar, Mavi Marmara’nın başlattığı yürüyüşü, Kudüs’ü özgürleştirecek büyük yürüyüş için önemli adımlardan biri olarak görmektedir. Kudüs’ün özgürlüğü, Siyonizme karşı Müslümanların, Hristiyanların, Yahudilerin ve tüm insanlığın özgürlüğünün anahtarıdır. Kudüs insanlığın kutsalıdır. İlahi dinlerin merkezidir.

Bu çerçevede bizler, 31 Mayıs gecesi ve sonrasında yaşananların sorumluluğunu her geçen gün artan bir bilinçle taşımaktayız. Ortadoğu’da barış sağlanamazsa dünyada gerçek barışı tesis etmek mümkün olmayacaktır. Adaletsizliğin olduğu bir dünyada barış ve huzurdan bahsetmemiz söz konusu olamaz. Güvenli bir dünya istiyorsak tüm insanlar için özgürlük ve adalet sağlanması yönünde tarafımızı belli etmek zorundayız.

Bugüne kadar bölgede sürekli bir kriz ve çatışma politikası izleyen İsrail dünyaya sadece savaş gözlükleri ile bakmaktadır. Gerek uygulanan ambargo/abluka gerekse yapılan bombalı saldırılar, kullanılan yasak silahlar, sivillere saldırılar vb. tüm fiilleri bugün dünya halkları tarafından bir savunma olarak değil hukuksuz saldırılar olarak görülmekte ve uluslararası mekanizmalar ve sivil toplum kuruluşlarınca da bu şekilde kabul edilmektedir. Bizler de sivil toplum kuruluşları olarak İsrail’in bu hukuk tanımaz politikasını sadece Filistinlilerin için değil tüm insanlığın geleceği için bir tehdit ve tehlike olarak kabul etmekteyiz.

Mavi Marmara’da İsrail’in gerçek yüzü deşifre olmuştur. Ancak bu yeterli değildir. İsrail insanlara zulmederken gücünü kendisine açık veya örtülü destek veren devletlerden almaktadır. Bu devletlerin önemli bir kısmı da halklarının hilafına -İsrail’in etkisi altında- bu destek politikalarını sürdürmektedir. Geldiğimiz süreçte artık tüm destekçiler de deşifre olmalıdır.

Tüm devletlerin stratejik ortaklıklarını dünya halkları ve insanlığın geleceği için adaletten ve insanlığın ortak değerlerinden yana almasını ümit ediyoruz.

Uluslararası mekanizmalara, devlet başkanlarına, İslam baharını yaşayan devletlere, dinî liderlere sesleniyoruz: Gazze’ye uygulanan abluka kalkmalıdır. Kudüs’te evlerin ve mabetlerin yıkımı durdurulmalıdır. Kudüs özgür olmalıdır. Filistin halkı hak ve özgürlüklerine kavuşmalıdır. İsrailli sorumlular yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır. Adalet tecelli etmelidir. Biz tüm yeryüzünde adaletin tesisi için kararlıyız, takipçiyiz ve vazgeçmeyeceğiz.

İnanıyoruz ki barışla savaşanlar kaybetmeye mahkûmdur…

Şüphesiz ki adalet barışın temelidir ve barış hepimiz için daha hayırlıdır...

Ve adalet mutlaka tecelli edecektir…   Şanlıurfa İHH temsilciliği  06.11.2012

  

  



2265 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
RESMİ İLANLAR
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Hava Durumu
Saat
Site Haritası