Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Mustafa Sungur'un vefat ettiği öğrenildi. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden Mustafa Sungur Hocaefendi, Hakk'a yürüdü.
Şeker
ve tansiyon rahatsızlığı bulunan ve beyninde damar tıkanıklığı
sebebiyle bir süredir Fatih Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi gören
Mustafa Sungur, bugün vefat etti.
Risale-i Nur'ları 17 yaşında
tanıyan ve 1954 yılından 1960'a kadar Bediüzzaman Said Nursi
Hazretleri'nin hizmetinde bulunan Sungur, Bediüzzaman tarafından, 'nur
kahramanı' olarak tanımlanmıştı.
MUSTAFA SUNGUR KİMDİR?
1929'da Eflâni'de doğdu.
Kastamonu Gölköy Enstitüsü mezunudur.
Evli ve yedi çocuk sahibir.
Hayatta iken Bediüzzaman Said Nursî'nin en yakın talebe ve hizmetkârlarından biri oldu.
KENDİ ANLATIMI İLE
"Henüz
Köy Enstitüsünden yeni mezun olmuştum" "Biz o Nur'un, o İlâhî ve
Kur'anî Nur'un, hayat-ı maneviye bahşeden feyiziyle tecellisine ilk önce
1946 yılında nail olduk. Henüz Kastamonu Gölkök Enstitüsünden yeni
mezun olmuş, kendi köyümde muallimlik vazifesine almıştım. Gerçi okul
sıralarında iken 1942 yılında,'Kastamonu'da bir hoca varmış, Cennet,
Cehennemi görerek kitap yazıyormuş...' diye okul arkadaşlarıma
söylediğimi hatırlıyorum.
"1944 senesinde mezuniyetten bir sene
önce stajyer olarak Kastamonu'nun Oğul köyünde bir ay kalmıştım. Oranın
muallimi Şevket Bey (merhum) 23 Nisan tatili için Kastamonu'ya gelirken
yolda mütemadiyen Hz. Üstaddan, büyük bir hocadan bahsediyor, uğradığı
zulümleri bana anlatıyordu. Demek Rahmet-i İlahiye bu suretle
ruhumuzda ilk tohumlarını ekiyordu. Mezuniyetten sonra Eflânili muhterem
Ahmet Fuat Efendi (emekli muallim) ve Safranbolu'da mukim esnaftan
muhterem Mustafa Osman ve Hıfzı Bayram ve Kastamonuda ziyaret ettiğim
Mehmet Fevzi Efendiler benim ilk ağabeylerim, Nur yolunda öncülerim,
uzun yıllar ve daima da istifade ve istifaze ettiğim büyüklerim olarak
Rahmanü'r-Rahim'in rahmetine nâiliyetime vesile oldular. Allah onlardan
razı olsun. "Üstaddan gelen mektuplar" "Haret-i Üstaddan ve Nur talebelerinden mektuplar, lahika olarak her tarafa neşroluyordu. "Lahikalar,
evvelâ, yeni yazı ile geldi. Sonra hatt-ı Kur'ânî kısa zamanda
lillahilhamd öğrendikten sonra eskimez harfle gönderilmeye başlandı.
Sonra biz Hazret-i Üstadı ziyaret edip de Afyon Hapsine girinceye kadar
bu lahikalar devam etti. Mustafa Osman Ağabey gönderdiği. Onlara da
Isparta'dan gelirmiş. Böylece bizi beslemeye, gıdamızı tam zamanında
yetiştirmeye ihtimam gösterdiler. "En büyük emelimiz Nur talebesi olabilmekti" "Lahika
mektupları, bize, Anadoluda kurulan ve etrafa Nurlu mahsüller dağıtan
manevi bir fabrikanın varlığını bildiriyordu. Görseniz ne kadar
seviniyorduk. Âlemimiz genişliyordu. Hiç itiraz konusu gelmeden
Üstadımızdan ve talebelerinden gelenleri, yazılanları kabul ediyorduk. Sanki
onları hep içiyor, içiyor, susluğumuzu gidermeye çalışıyorduk. O
günlerde en büyük emelimiz Nur talebesi olabilmekti. Nur dairesine
girebilmeyi, ebedi kurtuluşa giden bir gemiye binmek gibi, necat ve
kurtuluş vesilesi telâkki ediyorduk. Ruhumuz öyle hissediyordu. Bu
lahikalarda o muazzez Nur Üstad, ´Seni de Nur talebesi kabul ettim´
dese, ben de o camiaya dahil olsam, diye büyük iştiyak ve arzu,
ruhumuzda çağlıyordu. Hz. Üstadın bahsi, teveccühü ve yâdı,
bizim için rahmet-i İlahiyenin bir in'ikasıdır biliyorduk. Filvaki bütün
bunlarda şüphe yoktu. Zaman ve hadiseler, bunu ispat etti. Ekilen Nur
tohumları, kısa zamanda kesretli sümbüller verdi, çiçekler açtılar. Biz
de Hasan Feyzi (r.a.) gibi, "Bir zerrecik olsun bulayım der de
ararken,"Düştüm yine derya gibi bir Nur'a bugün ben' demek isteriz...
Ama daima Cenab-ı Hakkın rahmetini dileyerek, yalvararak... Çünkü, bütün
hayırlar, iyilikler daima O yüce Rahman ve Rahîmdendir. "Validemin,
çocukluğumda okuduğu Envarü'l-Âşıkîn gibi kitaplardan, son asırda
gelecek ve dine büyük hizmet edecek ve Deccala karşı savaşacak, muzaffer
olacak bir büyük hakikatın ve manânın hükmettiği bir zamanda
yaşadığımızı ve Deccalizmin, komünizm gibi dinsizlik ceryanları
olduğunu, bu Nur-u Kur'an'ın da ona mukabele eden bir hidayet rehberi
olduğunu idrak ediyordum. Hakkın Rahmetine Kavuşan Mustafa Sungur Hocaya Yüce Allah'tan Rahmet, Kederli ailesine Başsağlığı Diliyoruz. Bizim Gazete ve bizimgazete63.com Yayın Kurulu
Rotahaber 01.12.2012
|