• https://www.facebook.com/Viran%C5%9Fehir-Bizim-Gazete-1269353489770245
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05336770791
  • https://twitter.com/bizimgazete63
  • https://z-p15.www.instagram.com/viransehirbizimgazete63/
  • https://www.youtube.com/channel/UC_BshBmcwBr1dd-R9Obx0ag
Üyelik Girişi
TAZİYELER

TAZİYELER:



 

 

Nöbetçi Eczaneler

Perşembe


 

  

Cuma

 

 

Cumartesi

 

 

Pazar

 

 

Pazartesi

 

 

Salı

 

 

Çarşamba


 


Nöbetçi Eczane Listesi Kaynağı: Ş.Urfa Eczacılar Odası
Takvim
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi275
Bugün Toplam1537
Toplam Ziyaret13006138

Ruha-Der "Hasan El Benna'yı Anlamak" Adlı Konferans Verdi

 

           Şanlıurfa’da Ruha Der (Ruha Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Eğitim ve Kültür Derneği) tarafından Şehitler ayında Şehit Hasan El Benna'yı anma konferansı düzenledi.
            Konferansa yaklaşık 1500 kişi katıldı ve salona sığmayan davetliler için girişte salonda sinevizyon sistemi kurularak izlenmesi sağlandı. Konferansta Mustafa Hamurlu tarafından Kuran-ı kerim tilaveti verildi. Daha sonra Ruha Der Dernek Başkanı Murat Müjdeli kısa bir konuşma yaptı. Murat Müjdeli yaptığı konuşmada ‘Mısır’ın yetiştirmiş olduğu ender şahsiyetlerinden olan Üstad Şehid Hasan El-Benna şahadetinin 64. yılına gelmiş olduğumuz bu zamanda aziz şehidimizi rahmet ile anıyoruz. Müslümanları hep aydınlatan ve bu uğurda canını bile hiçe sayan aziz şehidimiz Üstat Hasan El Benna bugün dahi onun hem hayatı hem eserleri yine Müslümanların hayatlarında aydınlatıcı özelliğini koruyor ve hep koruyacaktır. Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek’in Şubat ayında ve Müslüman Kardeşler cemaatinin kurucusu İmam Hasan El Benna’nın şehit edildiği tarihe tevafuk ederek devrilmesi bizi hem duygulandırdı, hem de sevindirdi.” Ortadoğu’da yaşanan olaylara da değinen MÜJDECİ: “Özellikle Afrika kıtasında, Tunus ile başlayan, ardından Libya, Mısır, Yemen ve Suriye ile devam eden, zalim ve zorba diktatörlere karşı çıkan halk kıyamlarına ve bu kıyamlarda şehit olan binlerce ümmet evladının feryatlarına sessiz kalmamız mümkün değildi. Bu kıyamlara, özellikle dualarımızla mümkün mertebe destek vermeye çalıştık’’ dedi
            Ardından konuşma yapan Genç Birikim Dernek Genel Başkanı Araştırmacı Yazar  Ali Kaçar  şunları söyledi: Bunlarca katliamlara rağmen  ve bütün küfür dünyasının ortaklaşa almış olduğu kararlara rağmen mücadeleye  devam eden bu mücadelede şehit düşen bütün Müslüman kardeşlerimizi saygıyla selamlıyor. İnşallah çok yakın bir zamanda zaferi ellerine geçirmeleri için Allah onlara zafer nasip etsin inşallah. İslamiyet’i biz o insanlardan öğrendik beşer olduğumuzu biz o insanlardan öğrendik kısacası kula kulluk değil a-Allaha kulluk etmeyi onlardan öğrendik” dedi. Daha sonra kürsüye çıkan Prof. Dr.Hacı Duran ve Yar. Doç. Huzeyfe E-Hatip değişik yönleriyle Hasan El Benna’nın hayatından, düşüncesinden ve yaşam tarzından çeşitli örnekler verdiler. Programda ayrıca Mavi Marmara gemisinde İsrailli askerler tarafından şehit edilen Ali Haydar Bengi’nin kardeşi de Şeyh Ahmet Yasin’in mektubunu okudu. Geceye katılam binlerce kişiye Ruha-Der tarafından kitap hediye edildi. Program yaklaşık 2.5 saat sürdü. 

Peki, Hasan El Benna Kimdir: 17 Ekim 1906'da Misir'in Mahmudiye kentin de doğan Hasan el-Benna dini ve ilmi yönden köklü bir aileye mensuptur. Babası hadis alimi idi. Hadis konusunda bizzat kendisinin de yazdığı eserler vardır. İşte böyle ilmi bir yuvada büyüyen Benna ilim, takva ve zühd atmosferinde çok güzel yetişmiştir. Daha küçük yaslarda üstün bir zeka ya sahip olduğu gözleniyordu. Gece namazlarına ve pazartesi, perşembe günleri oruçlarına devam ediyordu. Küçük yaslarında Kur'an-i Kerimi yarısına kadar ezberleyen Benna 15 yaşlarında hıfzını tamamladı.Yüzünün hatlarında -devamlı bir elem ve hüzün görünüyordu. Kalbinde Müslümanların dertlerine çareler arama aşkı vardı. Onun bu hali zaman zaman bazı kötülükleri bizzat kendi eliyle değiştirmeye götürüyordu.Nafile ibadetlere devam etmesiyle ruhu enginleşmiş ve nefsi daha da ,paklaşmıştı. Ayrıca daha talebelik yıllarındaki İslâmi çalışmaların dan dolayı da genel kültürü oldukça gelişmişti. Okuduğu medrese de "kötülüklere karşı mücadele" adında bir teşkilat kurarak bazı önemli şahsiyetlere mektuplar gönderip, onlara nasihat etmeye ve onların dikkatlerini toplumdaki kötülüklere çekmeye başlamıştı.

Liseden mezun olduğunda Mısır’daki tüm talebeler arasındaki sıralamada besinciydi. Üniversiteyi ise."Darul Ulum"da okumuştu. Üniversiteyi bitirme imtihanlarını verirken 18 bin şiir beyti ve bir o kadarda nesir ezberlemişti. Darul Ulum'u bitirdiğinde onun ayarında talebe yoktu. Çünkü birincilikle bitirmişti. Üniversiteyi bitiren Hasan el-Benna Ismailiye'deki okullardan birine tayin edilmişti. O zaman İngilizlerin tüm güçleri Ismailiye'de toplanmıştı. Okullarda Avrupa usulü eğitim yapılıyordu. Ismailiye bu haliyle sanki Londra’nın muhitlerinden birini andırıyordu. Halkın çoğu ise bir İngiliz şirketi olan "Su veys"te isçiydiler. Hasan el-Benna İngilizlerin Mısır haklkını ezdiğini ve onu zelil ettiğini görüyordu. Mısır halkı sanki onların kölesiydi. Her türlü fesat almış yürümüş ve haramlar mübahlastirilmisti.

Diğer taraftan Benna batılıların İslâmi ortadan kaldırmak için yaptığı çalışmaları gördükçe kalbi parçalanıyordu. İste Benna o dönemleri anlatırken söyle diyordu: "Allah bilir nice geceleri ümmetin dertlerine çareler aramak için geçirdik. Ve ümmetin hallerini tahlil etmek, dertlerini ortadan kaldırmak için ne kadar düşündük. Bu hallerin tesirinden bazen ağlama durumuna gelirdik." Derken Hasan el-Benna kendilerinde hayır alametleri olan bazı kişilerle irtibata geçiyordu. Kendisiyle birlikte altı kişi bir araya gelerek İslâmi çalışmaların çekirdeğini oluşturmak için anlaştılar. Benna bu kurduğu teşkilatına yeni bir isim almaması için "Biz Müslüman Kardeşleriz" dedi ve cemiyetin adi "Ihvan-i Müslimin" oldu. Benna ilk davetine Ismailiye'de başlamıştı. Çalışmalarını bereketlendiren Allah Teâlâ onun elleriyle kahvelerde zamanlarını boşa geçiren insanlardan İslâm davası için mümtaz şahıslar yetiştirmişti. Bunlara örnek olarak İslâm davasının ilk öncülerinden Seyh Muhammed Fergali İngiliz komutanının karsısına dikilmiş söyle diyordu: "Beni bu Ismailiye'den sadece bir kişinin emri çıkartabilir. O da Hasan el-Benna" ' Hasan el-Benna Ismailiye'deki çalismalari genişleyince ve tüm gayretlerini İslâm için tahsis edince Ismailiye'den Mısır’ın başkenti olan Kahire'ye taşındı. Ihvan-i Müslimin'in merkezini orada kurdu. Bütün gayretlerini İslâm’a davet ve onu tanıtma yolunda harcadı. Köyleri gezdi, şehirleri dolaştı. Gittiği her yere bir şube açıyordu. Öyle ki bir kaç sene içinde Ihvan’in hareketi Mısır’ın gözünü ve kulağını doldurmuştu. Bunu gören hükümet Ihvanin yayılmasından korkarak onu kontrol etmek için her türlü çareye başvuruyordu.

Hasan el-Benna'yi gizli istihbarattan birçok kişi takip etmeye başlamıştı. O nereye giderse onlarla peşinden ayrılmıyorlardı. Derken 1947 senesinde Hasan el-Benna bazı mücahitlerini Filistin'e gönderiyordu. Filistin dağları ve köyleri daha önce görmedikleri ender mücahidiler görmeye başlamışlardı. Evet Filistin yahudiye kuvvetli bir ders vermek ve onlara zilleti tattırmak için ölümü hayata tercih eden insanlara şahit olmuştu. Bu arada Kral Faruk, bu büyük gelimselerden dolayı meseleyi İngilizlerle beraber düşünmeye başladı. Özellikle Kral Faruk'un Mısır ordusuna dağıttığı silahların bozuk olduğunun anlaşılmasından ve Arapların hıyanetlerinin açığa çıkmasından sonra Kral Faruk için mesele iyice tehlikeliydi. Filistin de cihad eden Ihvan-i Müslimin Mücahitlerinin Mısır’a gönderilmesinden korkan Faruk, Müslüman Kardeşleri tutuklatıp hapishanelere dolduruyordu. Dışarıda sadece Hasan el Benna kalmıştı. Kralın maksadı onu öldürtmekti. İste bu esnada Mahmud Abdulmecid gizli istihbarattan beş kişiyi Benna'yi öldürmeleri için gönderdi. Ve Kahire'nin en büyük meydanında Müslüman Gençler Teşkilatının önünde 12 Şubat 1949 tarihinde Hasan el-Benna kurşunlandı. Tedavi için hastaneye kaldırıldı. Bu arada Benna'ya müdahale edilmemesi ve kan kaybından ölmesi sağlandı. Böylece ömrünün sonuna kadar tebliğ için çalışan Hasan el-Benna ruhunu tertemiz olarak Allah Teâlâ'ya teslim ediyordu. Cenazesini bir yaşlı babayla birlikte dört kadın kabre götürmüştü. Bölgede elektrikler kesilmiş ve bu dört kadın dehşet verici bir ortamda tankların arasında Benna'yi götürüp defnetmişlerdi. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Müslümanlar Benna'nin cesedini çıkarıp ta gösteri yapmasınlar diye mezarının başında nöbet tutturuyordu.  bizimgazete63.com  18.02.2013




2201 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
RESMİ İLANLAR
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Hava Durumu
Saat
Site Haritası