Şanlıurfa Sivil Toplum Kuruluşları , Cuma Namazı çıkışı ,Dergah camisinde basın açıklaması yaptı.Açıklamayı STK 'lar adına Günyüzü dernek başkanı Veysel Toprak okudu.
Basın açıklamasında:Halep Mazlumlarının Haykırışı İnsanlık Vicdanının Son Sınavıdır. Huzur şehri Şanlıurfa’mızda polise yapılan menfur saldırıyı şiddetle ve nefretle kınıyor ve bu tür terör olayların bir daha yaşanmamasını temenni ediyoruz.
Dünya siyasi ve ekonomik açıdan tarihin en zor dönemlerinden birinden geçiyor. Zalimlerin zalimliklerinde sınırları zorladığı, mazlumların çığlıklarının arşı inlettiği, egemen güçlerin demokrasi ve insan hakları yalanların açıkça deşifre olduğu, haklının sustuğu haksızlığın utanmaz yüzünün cirit attığı günlerden hep beraber geçiyoruz.
Halep’in iniltileri, 15 Temmuz alçak darbe girişimi başarılı olsaydı Allah korusun Şanlıurfa semalarında yankılanması muhtemel iniltilerdir. Batı medeniyetinin demokrasi, hoşgörü ve insan hakları maskesi o gece düşmüştür. O gece Türkiye’yi karanlığa mahkûm etmek isteyen irade ile Arakan’ı, Mısır’ı, Filistin’i, Doğu Türkistan’ı, Halep’i inim inim inleten irade aynı zulüm deryasına akan farklı nehirler gibidirler. Dilleri, dinleri, renkleri farklı da olsa zihinlerine kodlanmış İslam düşmanlığı aynıdır. Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, uluslar arası insan hakları örgütleri bugün artık yalan makinesine dönmüş çıkar gruplarından başka bir şey değildir. Ortadoğu ülkeleri İslam sancağı altında toplanmayı, yapılan her zulme ortak bir sada çıkarmayı başaramadıkları müddetçe ne Esed son zalim olacaktır, ne de Halep son mazlum. Suriye halkının 5 yıldan beridir yaşadığı zulmün Avrupa, Rusya ile ABD’nin güç savaşından öte bir anlamı var mıdır? Kendi toprakları için demokrasi havarisi kesilen ey Batı bu vekâlet savaşının sonu gelmedi mi artık?
Halep’in Çanakkale’de, Kut-ul Amere’de verdiği şehit sayısı Şanlıurfa’dan daha az değildir emin olun. İngilizlerin ayak izleri altında çizilen sahte sınırlar önce sınırları ayırdı. Ama asıl önemlisi sonra gönüller ayrıldı. Şu an Halep’teki bombaların altında parçalanan bebeklerin Diyarbakır’daki, Konya’daki, Trabzon’daki, Şanlıurfa’daki bebeklerden ne farkı var. Unutmamak lazım ki, Suriye diktatörlükten kurtulup bağımsızlığını geri almadığı müddetçe Türkiye’ye huzur yok. 100 yıl önceki ayak izlerinin bugünkü ayak izlerinden bir farkı yok. Bir ülkeye özgürlük(?) götürme bahanesiyle yeni sınırlar ihdas etmek, Türkiye’yi buna ikna etmek, ikna edemezse imha etmek üzerine bir oyun kurgulanmış. Avrupa özgürlüğü önce kendi ülkelerine götürsün, ABD önce kendi Başkanlık seçimlerinde halkının tercihine saygı duysun, Rusya önce Afganistan’ın, Çeçenya’nın hesabını versin. Bu kadim topraklar üzerinden elinizi çektiğiniz an emin olun bu ümmet kendi reçetesini yazacaktır. Ama şundan da eminiz ki hiçbir zaman ellerini çekmeyecekler. Bu Hak ile batılın mücadelesidir. Bazı bölgelerinde Cuma namazı kılacak sağlam camisi kalmayan Haleplilerin gözleri, aynı sahile vurmuş bedeni zihinlerimize kazınan Aylan Kurdi gibi, enkazdan çıkarılan ve ambulans koltuğunda tüm dünyaya sessiz çığlıklarıyla haykıran Ümran Dakniş gibi, Mısırlı Esma Biltaci gibi peşimizi bırakmayacak. Ve eğer bizlere haklarını helal etmezlerse Allah’ın rızasını kazanmamız hiç kolay olmayacak.
İlgili ve yetkililere feryadımızdır; 4 aydan beri insani yardımının hiç ulaşamadığı halep’e insani yardım koridoru acilen açılmalı ve gerekli yardımlar yapılmalıdır.
Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme.
Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Ey Rabbimiz! Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et. 02-12-2016