• https://www.facebook.com/Viran%C5%9Fehir-Bizim-Gazete-1269353489770245
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05336770791
  • https://twitter.com/bizimgazete63
  • https://z-p15.www.instagram.com/viransehirbizimgazete63/
  • https://www.youtube.com/channel/UC_BshBmcwBr1dd-R9Obx0ag
Üyelik Girişi
TAZİYELER

TAZİYELER:



 

 

Nöbetçi Eczaneler

Perşembe


 

  

Cuma

 

 

Cumartesi

 

 

Pazar

 

 

Pazartesi

 

 

Salı

 

 

Çarşamba


 


Nöbetçi Eczane Listesi Kaynağı: Ş.Urfa Eczacılar Odası
Takvim
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi272
Bugün Toplam1519
Toplam Ziyaret13006120

URFALI ŞAİR NABİ ENSTİTÜSÜ KURULUYOR

.


            Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesi, Dünyanın da ilk üniversitesi olan Harran Üniversitesi bünyesinde Urfalı Şair Nabi adı ile bir Enstitüsü kurulması için girişim başlattı. 

            TYB Şanlıurfa Şube Başkanı Cuma Ağaç, Yönetim kurulu üyeleri Dr. Mahmut Kaya, Seyid Ahmet Kaya ve Mehmet Sarmış ile birlikte, Harran Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ramazan Taşaltın ile görüşerek Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (Sellallü aleyhi vesellem) için yazdığı “Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu, Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu…” diye başlayan natı ile gönüllere kazınan Urfalı Şair Nabi adına üniversite bünyesinde bir Enstitü kurulması talebinde bulundular.

            Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesi olarak, bu büyük şairimizin daha iyi tanınması, eserlerinin anlaşılması ve gelecek nesillere aktarılması için Harran Üniversitesinin bünyesinde bir Şair Nabi Enstitüsü kurulmasının son derecede isabetli olacağına inandıklarını belirten TYB Şanlıurfa Şube Başkanı Cuma Ağaç, “Enstitü kurulması uzun bir süreç olduğundan, öncelikle bu ad altında bir Araştırma Merkezi de kurulmasını, süreç tamamlanınca da Enstitüye dönüştürülmesinin gerekliliğine inanıyoruz ve Harran Üniversitemiz Rektöründen de talep ediyoruz. Bu Enstitüde, Şair Nabi’nin yanı sıra, Şanlıurfa’da yetişen diğer şair ve edebiyatçılarımızın hayatları ve eserleri de araştırılabilir; lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılabilir. Sempozyum, konferans gibi etkinlikler düzenlenebilir. Yine bu Merkezde/Enstitüde, başta Şair Nabi olmak üzere tarih boyunca Urfa’da doğmuş, Urfa’da yetişmiş ve Urfa’da yaşamış bütün şair ve yazarların hayatları ve eserleriyle ilgili her türlü yazılı ve görsel doküman toplanıp araştırmacıların hizmetine sunmak üzere büyük bir Kütüphane / Müze oluşturulabilir düşüncebindeyiz” dedi.

Şanlıurfa TYB’den Urfalı Şair Nabi adına Enstitüsü kurulması girişimi

            Konuyu Harran Üniversitesi Rektörümüz Prof.Dr.Ramazan Taşaltın’la görüştüklerini belirten TYB Şanlıurfa Şube Başkanı Cuma Ağaç, “Öncelikle Sayın Rektörümüze teşekkür ediyoruz. Teklifimizle yakından ilgilendiler, son derecede memnun oldular ve gereceğini yapacaklarını söylediler. Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesi olarak, Üniversite yönetimimizin bu büyük hizmet için gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz. Başta, Bakanımız, Milletvekillerimiz, Büyükşehir Belediye Başkanlığımız ve Valiliğimiz olmak üzere, resmi ve özel bütün kurum ve kuruluşlarımızdan, özellikle de basınımızdan ve yazarlarımızdan maddi / manevi destek bekliyoruz. Biz de TYB olarak her türlü desteği verecek ve konunun ısrarlı takipçisi olacağız” diye konuştu.

 Şair Nabi Enstitüsü Hakkında

             Şanlıurfa, dünyanın en eski ve önemli yerleşim yerlerinden biridir. Bu uzun tarihi geçmişi boyunca pek çok devlet ve medeniyete merkezlik etmiş, dünya çapında birçok ilim, kültür ve sanat adamı yetiştirmiştir.

            Bu isimlerin en önemlilerinden biri de Şair Nabi’dir. 1642’de Urfa’da doğan, 1712’de İstanbul’da vefat eden Divan Edebiyatı Şairi Yusuf Nabi, hikemî tarzda yazdığı çok sayıda eserle devrinin en önemli şairi, bütün edebiyat tarihimizin de en önde gelen şairlerinden biri olmuştur.

            1642 senesinde, Şanlıurfa'da doğan Yusuf Nâbi yokluk ve sefalet içinde yaşayarak büyümüş, 24 yaşındayken de İstanbul'a gitmiştir. Burada eğitimine devam eder, şiirleri ile tanınmaya başlar. Paşa vefat edince ise Halep'e gider. İstanbul'da geçirdiği dönemde birçok önemli isimle arkadaşlıkları olmuş, sarayla da bazı ilişkiler kurmuştur. Bunun da etkisiyle, Halep'te geçirdiği yıllarda (yaklaşık 25 yıl) devletin sağladığı imkânlarla rahat bir hayat sürdürmüştür.

         Eserlerinin çoğunu Halep'te geçirdiği bu yıllarda kaleme almıştır. Daha sonra arasının da iyi olduğu Halep Valisi Baltacı Mehmet Paşa sadrazam olunca Nâbi'yi yanına aldı. Bu dönemlerde Nâbi Darphane Eminliği, Başmukabelecilik gibi görevlerde bulundu. Ayrıca, bazı kaynaklara göre Nâbi aynı zamanda çok güzel bir sese sahipti ve müzik konusunda da fazlasıyla başarılı idi. "Seyid Nuh" ismiyle bazı besteleri olduğu bilinir.

         Nâbi Osmanlı'nın duraklama devrinde yaşamış bir şairdi, yönetim ve toplumdaki dejenerasyona ve bozukluklara şahit oldu. Çevresindeki bu negatif olgular onu didaktik şiir yazmaya itmiş, eserlerinde devleti, toplumu ve sosyal hayatı eleştirmesine neden olmuştur.

         Ona göre şiir hayatın, karşılaşılan sorunların ve günlük yaşamın içinde olmalı, hayattan, insandan ve insanî konulardan izole edilmemelidir. Bu yüzden şiirleri hayat ile alâkalı, çözümler üretmeye çalışan, yer yer nasihatta bulunan bir yapıdadır. Eserlerinin herkes tarafından anlaşılması ve hayatla iç içe olmasını istemesindendir belki de, kullandığı dil yalın ve süssüzdür.

"Bende yok sabr-ı sükûn, sende vefadan zerre,

  İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kere."

"Nâ" ve "bî" kelimeleri Arapça ve Farsçada 'yok' anlamına gelmektedir. Bu beyitte Nabî mahlasının oluşumunu belirtmektedir.

12 Nisan 1712 tarihinde vefat etmiş, Üsküdar'da Karacaahmet Mezarlığına gömülmüştür.

Nâbî, klasik şark dillerini ve İslâm ilimlerini çok iyi bilen âlim ve fâzıl bir şâirdi. Fikri bir takim söz sanatlarıyle süslemeden, fikir olarak söylemek yolunu seçmiş ve bunda dikkate değer bir şahsiyet göstermiştir. Dili sade şiirinde his ve hayalden ziyâde düşünceye ehemmiyet veren Nâbî, bol yazmak ve değişik konular üzerinde söz söylemek temayülünde bir şâirdir.

Nâbî'nin fikir ve düşünceleri gibi dil ve edebiyat hakkındaki görüşleri de kendi çağı içinde ehemmiyetli, orijinal ve yenidir. Önemli bir kısım manzumelerinde ve manzum eserlerinde bir ahlâkçı tavır alması ve bu yüzden yer yer kuru ve didaktik kalması devrinin sosyal aksaklıklarıyla alakalıdır.

Şâir, yaşadığı devirde kendini gösteren sosyal ve ahlâkî sarsıntılarla alakalanma ihtiyacını duymuş, bilhassa mesnevi tarzında yazdığı manzumelerde, dîne, şeriate, ahlâk ve fazilete karşı büyük bağlılık kurmağa çalışmıştır. XVII. yüzyıl dîvân şiirinde bir "tefekkür" edebiyatı çığırı açarak, şiirde değişik bir şahsiyet ve hususiyet göstermiştir. 01-11-2017

 

648 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
RESMİ İLANLAR
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Hava Durumu
Saat
Site Haritası