Seçimlerin erken tarihe alınması ile gündemimizi bir anda değiştiren seçim maratonunun ilk aşamalarından birini Pazartesi (21 Mayıs'ta) günü geride bıraktık. En az seçim kadar önemli bir adımdır diye düşünüyorum.

            Her seçim döneminde aday adaylarının çokluğu gerçekliğinin yanı sıra mizah konusu da olmuştur, nasıl olmasın? 14 milletvekili çıkaracak Şanlıurfa'dan Ak parti'den 300 aday adayı olması parti için çok güzel bir gösterge olsa da, adayların seçilme oranları yüzde olarak az oluyor.

            Yüksek Seçim Kurulu kararı gereği 14 milletvekili çıkaracak Şanlıurfa'da 300 aday adayının çıkması olması bile 286 kişinin liste dışında kalacağının en açık göstergesidir. 300 aday adayının her biri için bu olasılık var.  Bu ihtimali yok sayarak bu yola giren arkadaşımızın büyük bir yanılgı içinde olmasını bilmesi gerekir.

            Teknolojinin gelişmesi ile aday adaylarının fotoğrafları ve sloganları kısa sürede de olsa büyük kitlelere ulaşabiliyor. Teknolojinin iyi tarafı olduğu gibi birde kötü tarafı var ki, dün ne söylemişsen bugün önüne geliyor olabilmesi. Geçmiş dönemlerde A Partisinden belediye başkanı aday adayı olan bir şahsiyetin, aday gösterilmemesi üzerine farklı bir partiden aday gösterilince mitingde "A Parti Şanlıurfa'ya ne hizmet getirmiş ki" söylediği bu ifade, siyasetin kişilikler üzerindeki etkisine en güzel örnektir.

            Aday adayı olan şahsiyetler, Billboardlarda boy boy resimlerinin altına "kutlu davaya bende talibim",  "Durmak yok yola devam", "Her şey Türkiye için" gibi sloganlar ile Ak Partinin aşığı olduğunu, halka hizmete talip olduğunu dile getiriyorlar. Peki adayların listesi açıklandıktan sonra durum böyle mi? Yazımın başlığında sorduğum soru buydu, Partinize olan sevdanız özde mi? yoksa sözde mi? Özde sevdalı olanlar, aday olamadıklarını öğrendikten sonra dahi tarafını belli ederek, bu kutlu yürüyüşe desteklerinin tam olduğunu dile getiriyorlar. Keşke herkes böyle olsa.

            Diğer taraftan menfaat odaklı, kişisel çıkar odaklı aday adayı olanlar listeler kesinlik kazandıktan sonra aday olamadıklarını öğrenince Ak parti halkın nabzını tutmuyor,  Ak Partiye ayar gerekiyor, başka partiye oy vereceğim gibi ne kişiliğe ne siyasi duruşa sığmayan bir tavır içine giriyorlar. Elbette haklılık payı vardır ama bu ciddi manada büyütülmesi gereken bir durum olmamalıdır. Bazen kast olmadan yanlışlar yapılabilir buna da tahammül göstermek gerekir.

            Cumhurbaşkanımız çok güzel bir sözü var "Dikleşmeden dik duracağız" davamızda dik durmalıyız. Bu dava ki ülkemizi yarınlara taşıyacak bir dava olmalı. Asla bölücülük, bozgunculuk yapmadan her siyasi görüşe saygılı olup, eleştireceksek de yasal sınırlar ve edep dairesinde eleştirmeliyiz.

            Ülkemizin dört tarafını hainler sarmış her biri saldırmak için fırsat kollarken bu kutlu davaya inanmış insanların küçük hesaplar yapmaya hakkı yoktur. Mesele koalisyonlar dönemindeki gibi olmazsa yine bir erken seçim yaparız diyeceğimiz zaman değil. Şer cephesi yüce kitabımıza dil uzatmış, milli birlik ve beraberliğimizi bozacak fetö ile ittifak yapmış ve kuklalarını bir şekilde devreye soktuğu sıkıntılı bir zaman dilimizdeyiz.

            Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünün hayata geçtiği dönem seçim dönemidir, herkes kendi siyasi görüşüne uygun veya güvendiği kadrolara 24 Haziranda sandığa giderek oyunu kullanacak. Erken seçimler haricinde 4 veya 5 yılda bir gün önümüze gelen siyasi sandıklar halk olarak bizi yönetecekleri belirlediğimiz en demokratik sistemdir. Ancak, burada göz ardı edilmemesi gereken mesele, kimin tarafında olacağımızdır.

            Kendi siyasi tercihimize kimsenin müdahale etmesini nasıl uygun görmüyorsak karşımızdaki kişinin de siyasi tercihine aynı derecede saygılı olmamız gerekmektedir. Burada çok ince bir nüans farkı var, şöyle ki; etrafımızdaki kişileri ülkemizin içinde bulunduğu durumu anlatarak, ülkemizin siyasi istikrara en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde sadece parti liderine kızarak, yıllardır içinde bulunduğu davayı bırakarak bir başka partiyi desteklemesinin ne kadar büyük bir hata olduğunu anlatmalıyız.

            Ülkemiz üzerinde oynanan siyasi oyunlara her gün bir yenisi ekleniyor. Cumhurbaşkanımızı desteklediği için Sayın Devlet Bahçeli'ye sinirlenerek, yıllardır ülkücü davaya gönül vermiş bir çok arkadaşımızın cumhur ittifakının karşısında yer aldığını görüyoruz.

            Etrafımızda tüm bunlar olurken, aday adayı olup ta listede adı yer almayan arkadaşlarımızın üzerine düşen görev, her zamankinden daha özverili bir şekilde bu davaya hizmet etmeleridir. Onurlu bir duruşun gereği de böyle olasıdır. Bu kutlu davanın devam edebilmesi söz de değil, özde bu davaya gönül verenlerle devam edecektir.