Bir zamanlar Avrupa’da da bu tür işlemler yapılıyormuş. Hem de olanca hızıyla. Ne zaman bilimsel olarak olaya el attılar o zaman gerçeğin farkına vardılar. Şimdi birçok topraklarında doğru dürüst ekim yapamıyorlar. Organik ekim bildiğim kadarıyla hiç yapamıyorlar. Neden çünkü Toprak asıl özelliğini kaybetti. Bunun için Denizleri doldurup tarım alanları açıyorlar. Şimdi ah vah diyorlar ama iş işten çoktan geçmiş.

      Anız yakmasından bahsediyorum. Şu sıralar Viranşehir’in dört bir tarafından maalesef dumanlar yükseliyor. Toprağın ve onun içinde barınan tüm canlıların gözünün yaşına bakmadan cayır cayır yakıyorlar. Peki ne uğruna birkaç kuruş daha fazla kazanmak uğruna. Ama öyle bir gün gelecek ki (Böyle devam edilirse) korkarım ekilecek bir karış toprak bulamayacağız. Günü kurtarma adına kendimizin ve çoluk çocuğumuzun geleceğini yakıyoruz.

       Hem yakmak Yüce Allah’a mahsus bir şey. O tarlanın içinde birçok mikro organizma var. O Canlılar toprağın daha verimli hale gelmesi için çalışırlar. Öyle değilse o zaman neden toprağı nadasa bırakıyorsunuz. Bırakmayın nadasa, bırakıyorsunuz çünkü toprak dinleniyor ve daha verimli bir hale geliyor. O zaman daha fazla ürün alıyorsunuz.

       Şimdi açık konuşuyorum; Çok değil 25 – 30 yıl sonra buralarda, ki buralar dünyanın en verimli toprağı (Ne ekersen çıkıyor) öyle bir hale gelecek ki yavaş yavaş çölleşme başlayacak. Zaten toprağı gübre ile tam bir gübre sersemi yaptık. Hadi bakalım gübre vermeden toprağı ekin bakalım ne kadar verim alabileceksiniz. Bir zamanlar gübre namına bir şey yokken Ofisin yolu kamyonlarla doluydu. Bu kadar teknoloji ilerlediği halde o zaman ki verim şimdi alınamıyor. Neden Acaba? Bu soruyu hiç kendinize sordunuz mu?

       Bakın bilimsel açıklamalar bir santimetre toprağın oluşması için yaklaşık 500 yıl gibi bir zamanın geçmesi gerektiğinden bahsediyor. Biz 40 – 50 yılda kaybettiğimiz toprağı kazanabilmek için yaklaşık 500 yıl gibi bir süre beklemek zorunda kalacağız. Yani göz göre göre geleceğimizi katledeceğiz. Bu kadar açık ve net bir durum ortadayken hala Anız yakmayı düşünenler varsa artık ona bir şey diyemem.

        İşin bir başka boyutu ise yakılan bu anızların çevreye verdiği zarar. Oluşan çevre kirliliğinin yanı sıra görüntü kirliliği de işin bir başka boyutu. O güzelim tarlalara baktığınız zaman önce çok güzel bir yeşil görünür. Ondan sonra sap sarı bir renk alır tarlalar hem de altın sarısı. Biçimden sonra ise insanın içini karartan simsiyah bir görüntü alır tarlaların görünümü.  

        Eğitimli bir toplum olabilmenin yolu eğitime gereken önemi vermekle geçer. Belki geçmişte eğitim adına bir şeyler almamış olabiliriz. Ama bu demek değildir ki budan sonrada böyle gidecek. Anız yakma konusunda gerekli araştırmaları yapmak için zaman daha geçmiş değil. Hadi biraz gayret edin bu konuları araştırın ve tehlikenin farkına varın İnşallah gerçeği görürsünüz. Saygılarımla. fethi_gses@hotmail.com