Oldukça yoğun geçen bir haftadan sonra gazeteyi yetiştirmek adına adeta zamana karşı yarıştık. Hafta sonu sınavımızdan sonra Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’ı takip ettik. Viranşehirli olan savcımız Sayın Selehattin Halefoğlu’nun düğününe iştirak ettik. Kısacası dur durak bilmedik.

      Öncelikle şunu söyleyeyim; Bu hafta itibarıyla 100.sayımıza ulaştık. Bizi bu günlere ulaştıran Rabbimize şükürler olsun. Burada uzun uzadıya geçmiş süreç ile ilgili yazmayacağım, ama geleceğe yönelik çok güzel planlarımızın olduğunu da bilmenizi isterim. İnşallah bunu zamanı geldiğinde detaylı bir şekilde açıklayacağız.

       Şimdi gel gelelim asıl konumuza: Malumunuzdur bu yıl 10. düzenlenecek Eyup Nebi etkinliği 18 Eylül 2011 tarihinde yapılacak. Bu çerçevede hazırlıklar son sürat devam etmektedir(Ben bu yazıyı yazarken durum böyleydi). Bu etkinliğe birçok siyasetçi bilim adamı ve değişik kültürden birçok insan katılacak. Bu etkinliği düzenleyen ve emeği geçenlerden Allah razı olsun.

       Benim asıl dikkatimi çeken konu ise Japonya’ya verilen sabır ödülü. Evet orada bir insanlık trajedisi yaşandı. Gerçekten içler acısı bir durumdu. Hele o santrale girip kendini feda eden kamikazelere diyecek lafım yok. Büyük bir kahramanlık örneği gösterip kendilerini adeta feda ettiler. Bundan dolayı elbette ki yaptıkları takdire şayandır.

       Ama yüz yıldan beri açlıkla mücadele eden, gerek sayın Başbakan ve ana muhalefet lideri tarafından ziyaret edilen SOMALİ bence bu ödüle daha layık bir konumda idi. Onlar çocukları ve kendi canları pahasına yıllardan beridir açlığa sabrediyorlar. Bunu da Türkiye ve dünya kamuoyu çok yakından biliyor. Ayrıca onların bu durumu gündemdeyken bu sabır ödülü bu ülke nezdinde büyük elçilerine verilemez miydi?

       Benimkisi tabiî ki bir eleştiri. Ayrıca Bu seçici kurula kimler katılıyor, nasıl karar veriliyor konularını merak ettiğimden Eyup Nebi Başkanı Sayın Mehmet Yıuldırım’a sordum. Oda bu konuda bir hayli dertli olduğunu söyledi. Sayın Yıldırım’’Daha önceleri defalarca sivil toplum kuruluşlarını (Biz Hariç) basın mensuplarını bu konuda davet etmeme rağmen bir sonuç elde edemedim’’dedi. Şimdi bende diyorum ki eğer bu işi yapacaksak beraber yapalım. Bu taşın altına elimizi beraber koyalım. Başkan da kısmen haklı. Ama İnşallah bundan sonra BİZİM GAZETE’DE yapılacak bu etkinlikte gerekli katkıyı sağlayacak ve daha isabetli kararlar verileceğine inanıyorum.

       Halkımızdan 18 Eylülde yapılacak bu etkinliğe sahip çıkmalarını bekliyorum. Bu arada şunu da söyleyeyim; Laf aramızda bu yıl Hakan Şükür’de gelebilirmiş. Benden duymuş olmayın. Saygılarımla.