Geçen hafta hatırlarsanız 8 yaşında ki bir yavrumuzu Curcup deresinde kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşamış ve bu konu ile alaka köşe yazısı yazmıştım. Bu acıya dikkat çekmek için yazdığım köşe yazısı birilerine nasıl bir mesaj verdi bilmiyorum ama şunu açıkça söylüyorum; Birileri bana ne kadar güzel bir köşe yazısı yazmışsın demesi için yazmıyorum. Genellikle köşe yazarlarında böyle bir hastalık olsa da ben bu hastalığı kabul etmiyor, köşeme taşıdığım konu için çözüm-çare arıyorum. Curcup deresi için mutlaka bir şeyler yapılmasını bir başka kurban vermemek için bunu yapmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum.

 Geçen hafta ki o elim olaydan sonra maalesef bu haftada değil Viranşehir, Şanlıurfa tarihinde meydana gelmemiş bir yangın ile karşı karşıya kaldık. Bir vatandaşımıza ait iş yeri ve üstünde ki evi 3 saat içinde kül oldu gitti. Tam manasıyla ocağına ateş düştü. Haberi ilk aldığımda hemen olay yerine gitmiş ve orada görevimi ifa etmeye çalışmıştım. Çekimlerimi tamamladıktan sonra hemen yardıma koştum, tıpkı orada bulunan sağduyulu insanlar gibi. Orada Kürt’ü, Arap’ı, Türk’ü omuz omuza vermiş yangını söndürmeye çalışıyorlardı. Dükkan sahibini hiç tanımayan Ak Partili, BDP’li, CHP’li ve Saadet Partilisi vardı. 7’den 77’ye her yaş gurubundan insanlar yangını söndürmek için adeta canını ortaya koymuşlardı.

Yangını söndürmeye kalkışan bir çok vatandaşımız dumandan zehirlenmiş, birçoğunun gözü dumandan kırpkırmızı olmuş, çoğununda yüzü kirden simsiyah olmuştu. Ama olsun, onların bir tek amacı vardı oda yangını bir an önce söndürmek ve dükkanı yanan vatandaşa sahip çıkmaktı. Çoğu garibandı, işsizdi belki de ama öyle bir yürekleri vardı ki onlar bedenlerini ateşe siper edercesine söndürmeye çalışıyorlardı. Kısacası herkes elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Hepsinden Allah razı olsun.

Şimdi gelelim Béş olayına; Bizler bu kavramı duyduğumuz zaman adam öldürme, adam yaralama ve dahi bu tür olumsuz vakalar sonrasında aşiret içi yardımlaşmayı anlardık. Ama işin aslı öyle değil. Béş olayı, ( Mahalli anlamda) yani sosyal yardımlaşma ve dayanışma düşküne, miskine, yetime ve muhtaç sahibine sadece bir aşiret değil aşiretlerin karşılıklı yardım etmesidir. Herkes gücü etkisinde yardımda bulunur, yaşanan olumsuz tablo karşısında maddi ve manevi destek verir böylece o insan veya insanlara sahip çıkılırdı. Béeş olayını yangın esnasında gariban kesimden fazlasıyla gördük. Şimdi sıra Viranşehir’de yaşayan ve Viranşehir dışında yaşayan zengin kesmine düşüyor. Şanlıurfa’nın başta Bakan Sayın Faruk Çelik olmak üzere diğer milletvekillerine düşüyor. Devlet ileri gelenlerine düşüyor. Ortada öylesine büyük bir maddi hasar var ki trilyonu buluyor. Hep beraber kenetlenip bu vatandaşımıza sahip çıkmak böylece birlik ve beraberliğimize, kardeşliğimize ve dayanışmamıza büyük bir örnek oluşturmak gerekiyor. En azından sıkça kullanılan bu deyimin kağıt üzerinde kalmaması gerekiyor. Vicdanları sızlatan bu devasa yangına bir bardak su da siz dökün ki yüreği yanan vatandaşımızın içinde ki yangını hep beraber söndürelim. Saygılarımla…