Keklik avcının, suçlu savcının

Hayat bizim, ölüm hepimizin

Yaşamak ve yaşlanmak

Önünde bir yol ki upuzun

Sen,

doğru bir yol bul ve avun

Doğru bildiğin yolu,

sonuna kadar savun..

Yolculuk, yeri zamanı

Birde sonu belli olmayandı,

 Savulun..

Sırtında taşı,

her an hazır olsun bavulun..

Gündüzünde,

ye, iç, tur at

Gecesinde,

 götünü devir  ve yat

Bu mudur hayat

Ne nefis muhasebesi

Ne vicdan muhakemesi

Ne de,

derinlerde bir umut esamesi..

Karanlık vadilerde kaybolmaktır

Kararmış kalblerin vesvesesi

Bana ölümü soruyorsun

Üç yüz kılıç darbesi, evet o öyle

Aralık kapıdan giren ışık hüzmesi

İşte bu ölüm perisi

Ve onun çağıran boğuk sesi

Gel pisi pisi, gel pisi pisi

Pisi pisine ölmek

Böyle bir şey olsa gerek

Varlık dolu dünyada

Yokluğu benimsemek

Bana Yaratanı soruyorsun

Ey yaratılmışlar içinde

Yalanına aldanmış

O geçmiştir, O gelecek

Gönül gözünü açana dek

Gördüğün, görmediğin

O her şeyde, her şey demek..

Şu mudur hayat

Kibir denizinde yüzüp dur

Öfke dalgalarında kudur

Kin köpüğünde temizlenmez kalp

Nafile arayışın, Orda bulunmaz huzur..

Bana anlamını soruyorsun hayatın

Önce kul olmak gerek

Kul olmak için, kuul olmak gerek

Kulluk, mana kumaşından gömlek

İçine girmek,

Üstüne giymek gerek

Hoş görmek, hoş görünmek

Umman olmak kum olmak demek..