Son dönemde Türkiye genelinde yaşanan olayları ibret ile izliyorum. Operasyonlar, gece baskınları ve gözaltılar almış başını gidiyor. Bu manzara hiç hoş olmamakla birlikte kimin eteğinde ne varsa ortaya çıkması açısından da iyi oldu gibime geliyor. Şu aşama da hiç kimseye suçlu gözüyle bakılmaması gerektiğini de hatırlatmak isterim. Çünkü yapılan yargılama sonucunda bir şahıs suçlu bulunmuşsa ve ceza almışsa o kişinin suçu sabit olur. Mesela diyeceksiniz ki adli yargılama sürecinde haksızlığa uğramışsa o zaman ne diyeceksin. Ben de derim ki kişi eğer suçsuz ise ve ona karşı bir haksızlık yapılmış ise birde bu işin öbür tarafı var. Adli ilahide zerre kadar kimseye haksızlık edilmez ve suç işleyen tas tamamı hak ettiği cezayı alacaktır. Allah’ın adaletinde şaşma olmaz, asla ve kata.

                Adalet herkes için bu dünyada en çok lazım olandır, lakin adaletsizliği yapan kim olursa olsun mutlaka cezalandırılmalıdır. Suçu ispat edilmeyene kadar herkes masumdur. “Bir Kavme Olan Kininiz, Sizi Adaletsizliğe Sevk Etmesin!” {Maide-8} diye buyuruyor yüce Allah kitabında. Eğer nefis ile verilen bir ceza varsa mutlaka bunun aksi durum diğer kişinin başına gelecektir. Bu dünya da olmasa bile öteki dünyada mutlaka bu olacaktır.

Benim burada dikkat çekmek istediğim konulardan biride İslam kardeşliğidir. Biz İslam kardeşliği denince ne anlıyoruz. Hesabımıza gittiği gibi mi yoksa İslam’a göre mi bunu değerlendiriyoruz? Bakın yüce Allah Nisa Suresinin 65. Ayetinde mealen ne buyuruyor. Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar. Yine Kur’anı Kerim de yüce Allah biz Müminlere şöyle buyurmuyor mu: Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin (Hucurat 10) Peki, ne emretmiş yüce Peygamber (sav) Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız, İman etmedikçe de Cennete giremezsiniz. Şimdi nefisler sorgulamak ve tefekkür etme zamanıdır. Biz kendi nefsimize mi uyacağız yoksa Allah’ın(cc), Peygamberin (sav) emirlerine mi?

Bu ülkede yaşayan ve yetiminden tutunda fakir fukaranın, emekçi işçinin ve halkın parasını çalan varsa mutlaka cezalandırılmalı. Adalet herkese lazım, birine böyle birine şöyle yaparsanız o zaman fitnenin en büyüğünü işlemiş olursunuz.

 Mesela geçen bir haber yaptık. Dolandırıcılar köylere dadandı diye. Bu dolandırıcılar Yüce Allah’ın ayetlerini kağıtlara basıp köylülere beleş dağıtıyor ama fırsatını bulunca da o evden çalabileceklerini de çalıyorlarmış. Bu tabloyu gören art niyetli insanlar onların nezdinde İslam’a saldırıyorlar. Hayır Vallahi İslam böyle bir şeyi emretmemiştir. İslam tertemizdir ama insanlar bozuk olabiliyor. Bunu İslam’a mal etmek kadar cahilce bir iş olamaz. Kişi bozuksa İslam’ın suçu yoktur. Her inanç gurubunda bozuk fikirli insanlar çıkabilir.

          Son olarak şunu söyleyebilirim; Suçlu varsa ve bu kim olursa olsun mutlaka cezalandırılmalıdır. Ama çamur atmak ise Ahlaksızlığın en büyüğüdür. “Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha kötüdür” Fitne uykudadır, “Fitneyi uyandırana Allah lanet etsin” (Ayet ve Hadis). Ben buna inanıyorum, ben bunu bilir ve bunu söylerim. Saygılarımla.