Geçen hafta sanırım Perşembe günüydü, Yenişehir Mahallesinde cadde arasından geçerken gözüme bir görüntü ilişti ki adeta sarsıldım. Yavru bir kedi kanlar içinde yerde yatıyor. Durup yanına yanaştım. Zavallı hayvan boğazına siyah bir cisim bağlanıp boğulmuş ve gözü oyulmuştu.

            Bir sonra ki gün aynı mahallede bir sokak geride dün rastladığım manzaranı bir başka versiyonu yaşanmıştı. Bu defa bir köpek boynuna elektrik kablosu geçirilmiş halde boğulmuştu. Bu tabloyu kendi çocuğumla beraber gördüm ve çocuğum ister istemez bundan etkilendi.

            Şimdi bu iki tabloyu yan yana getirdiğimiz zaman aynı anlam çıkıyor. Burada iki zavallı hayvan 10 ila 15 yaş arası sandığım çocuk gurubu tarafından işkence edilmiş ve boğulmuştu. Bunu yapanların nasıl bir ruh haline sahip olduğu ap açık ortadadır. Önemli olan bu çocukların bu ruh haline nasıl zamanla sahip olduklarıdır. Öyle ya çocuklar masum doğar ve onların yetişme tarzından anne ve baba ile birlikte ileri yaş döneminde çevre sorumludur.

            Bizler aileyi toplumun temel taşı olarak görüp aile yapısının toplum için ne kadar büyük bir öneme sahip olduğu bilincini kendimiz ve ailemiz için zihnimize yerleştiremiyorsak demek ki biz baştan kaybetmişiz.

            Kendi öz evladımızı kontrol altında tutup onun manevi alanda yetişmesini sağlayıp ahlaki değerlerini yükseltme adına çaba göstermiyorsak bunun en büyük sorumlusu biziz. Televizyonda şiddet filmini seyrettirmek, İnternet ortamında çeşitli silah oyunlarını oynamasına müsaade etmek, okulda eğitim yerine çeteleşmeye gidilmesine göz yummak. İşte tüm bunların sorumlusu ebeveynlerdir.

            Burada Anne, Baba, Öğretmen, İmam ve toplumun diğer bireyleri tümüyle bundan sorumludur. Kendi batıl fikrini çocuğa empoze etme adına şiddete yönlendirmek isteyenler sorumludur. Ahlaki değerleri bir tarafa bırakıp her şeyin şiddetle çözüleceğine inandırmak isteyenler sorumludur.  

            Hiç kimse bu sorumluluktan kaçamaz. Ben elimden geleni yapıyorum deyip topu taca atmanın da hiç kimseye bir faydası da yok. Elbette biz basın olarak bundan sorumluyuz ve bu sorumluluktan kaçmama adına bugün bu haberi manşete atıp kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz.

            Hangi amacı, fikri ve zikri taşıyorsanız taşıyın ama geleceğimiz olan gençlerin bu şekilde yetişmemesi için herkesin bu gayreti göstermesi gerekiyor. Hiç kimse bana bir şey olmaz deyip bu sorumluluktan kaçamaz. İnsani değerleri üst seviyede tutup çocuklarımızı bu değerler çerçevesinde yetiştirmek hepimizin olmazsa olmazı olmalı. Aksini düşünen varsa kınadığı başına gelmedikçe de Ölmeyeceğini bilmesini isterim...Saygılarımla...