MEHMET SARMIŞ
mehmetsarmis@gmail.com
DEVLETİN MALI NEDİR?
08/04/2015 Yıllar
önce idareciliğe (ilköğretim okulu müdürlüğüne) başladığım ilk günlerde, bir
evraka imza atmam gerektiği zaman kalem konusunda tereddüt yaşamıştım. Elim
gayrı ihtiyari cebimdeki kendi kalemime gitmiş, evrakı bekleyen arkadaş ise
masadaki kalemi işaret etmişti. O tereddüt anında İslam tarihinden meşhur bir
olay gelmişti aklıma: Hani bir gece Halife Hz Ömer çalışırken odaya ashaptan
biri gelir, selam verip oturur. Hz. Ömer selamı almadan önce yapmakta olduğu
işi bitirir, sonra yanmakta olan mumu söndürüp başka bir mum yakar, daha sonra
da misafirinin selamını alır. Sahabe, onun bu davranışının sebebini sorunca da şöyle cevap verir: “Demin devletin işini yapıyordum. Mum da devletin malı idi. Özel işlerimi
o mumla yapamazdım. Onun için söndürüp kendi mumumu yaktım.” Şimdi
ufak da olsa ben de yöneticiydim; bundan sonra kendi işimle devletin işlerini
birbirinden nasıl ayıracaktım? Kısa
süre sonra farkına vardım ki, mesele mum ya da kalemi değiştirmek kadar basit
değil. Hayat o zamanlardaki kadar sade değil ki kolayca ayırasın. Mesela o
zamanlar cep telefonu yok, evi arayacak olsam okulun telefonunu kullanmayacak
mıyım? Misafirime ikram ettiğim su, abdestten sonra yüzümü kuruladığım peçete,
çocuğumun ev ödevi için bilgisayar yazıcısından çıkardığım kâğıt, mesai dışında
açık bıraktığım klima ve daha nice nice ayrıntı. İşin
içinden çıkamayınca bilgisine güvendiğim birisine sordum. “Ara ara devletin
kesesinden kullandığın kadar bir miktar parayı infak et, gerisi için de Allah’a
sığın” dedi. Şimdi
çeşitli kademelerde yöneticilik yapan dindar kardeşlerimizle ilgili öyle şeyler
duyuyorum ki, onlar adına üzülsem mi, yoksa ben mi çok safım diye yerinsem mi
bilemiyorum. Daha
göreve gelir gelmez makam odasını en lüks bir şekilde tefriş eden,
kartonpiyerini, mobilyasını tekrar tekrar değiştiren, kendine özel dinlenme
odaları yapan, spor yapmak amacıyla sadece kendisi için oda tahsis edip en
pahalı spor aletleri ile dolduran, kaynak buldukça arabasının modelini
yükselten, özel misafirlerini devletin hesabından en pahalı yerlerde ağırlayan,
arabasını özel işlerinde kullanan, eşini çocuklarını bindirip gezdiren, hatta
onlara kullandıran, toplantı boyunca soğumasın veya ısınmasın diye arabasının
klimasını çalışır durumda bıraktıran ve daha neler neler yapan kardeşlerimiz… Sorulduğunda
ya da açıkça sorulmazsa bile kafalardan geçirildiğini tahmin ettiklerinden “kendim için yapmıyorum ki, kurumun prestiji/itibarı için,
kurumsal kimliği geliştirmek adına yapıyorum, yoksa yarın ayrılırsam beraber mi
götüreceğim” türünden gerekçeleri de hazır. Ya
devlet işlerini yapmak için emrine verilen personeli, kendisinin ve ailesinin
özel işlerinde kullanan, bağının bahçesinin işlerine koşturan, devletin
hizmetlisini şahsi hizmetçisi gibi çalıştıranlara ne demeli? Onlara,
bir gün Hz. Ömer’in at üstünde giderken elinden kamçısı düşünce
etrafındakilerden onu kendisine vermelerini istemeyip, bizzat atından inerek
kendisinin aldığını hatırlatmayalım mı? Bir
de hediye adı altında aldıkları var ki bazılarını hiç rahatsız etmiyor. Onlara
da şu olayı hatırlatmak isterim: Zekat
toplama memurlarından biri, görevini yapıp Medine’ye dönünce Resulullah’ın
huzuruna varıp; “Ey Allah’ın
Resulü! Şu sizin zekât mallarınız, bunlar da bana verilen hediyelerdir” dedi. Bu
söze canı çok sıkılan Peygamber Efendimiz hayretle sordu: “Tuhaf şey! Sen doğru
sözlü bir adamsan söyle bakalım, ananın-babanın evinde otursaydın gene de bu
mallar sana hediye olarak verilir miydi?” Bununla da
yetinmeyip minbere çıktı ve; "Size
ne oluyor ki! İçinizden birileri şöyle şöyle yapıyor deyip olayı anlattıktan
sonra “Allah'a yemin ederim ki, sizden kim haksız yere bir şey alırsa kıyamet
günü haksız olarak aldığı şeyi yüklenerek gelecektir…” dedi. Rüşvet
alanlardan, hırsızlık ve yolsuzluk yapanlardan ise söz etmeye değmez. “Kitabına
uydurularak” yapılanlar belki bu dünyada bizi kurtarabilir ama “Esas Kitab”a
uyar mı? Hesap Gününde hesabını verebilir miyiz? |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KURTULUŞUN 100. YIL HAZIRLIKLARI - 07/08/2019 |
KURTULUŞUN 100. YIL HAZIRLIKLARI |
BİR ACAYİP GENÇLİK - 27/05/2015 |
BİR ACAYİP GENÇLİK |
KENAN EVREN ÖLDÜ, ADI YAŞIYOR - 14/05/2015 |
KENAN EVREN ÖLDÜ, ADI YAŞIYOR |
ÖLÜME ÖVGÜ - 06/05/2015 |
ÖLÜME ÖVGÜ |
YA BİZDENSİN YA DA… - 29/04/2015 |
YA BİZDENSİN YA DA… |
YENİ BİR FIRSAT - 21/04/2015 |
YENİ BİR FIRSAT |
GÜZEL ÖRNEKLER DE VAR - 02/04/2015 |
GÜZEL ÖRNEKLER DE VAR |
BİZ’İ ANLATMAYA DEVAM - 30/03/2015 |
BİZ’İ ANLATMAYA DEVAM |
YA, ALLAH BAŞARAMADINIZ DERSE… - 20/03/2015 |
YA, ALLAH BAŞARAMADINIZ DERSE… |
Devamı |