MEHMET SARMIŞ
mehmetsarmis@gmail.com
KENAN EVREN ÖLDÜ, ADI YAŞIYOR
14/05/2015 12 Eylül öncesinde, anarşinin
zirvede olduğu yıllarda ben Urfa Lisesinde öğrenci idim. Korkunç yıllardı. Her
akşam TRT televizyonu (tek kanal ve siyah beyaz) anarşik olaylarda ölenlerin
haberlerini verirdi. Olaylar, kavgalar, gösteriler, boykotlar, kurtarılmış
bölgeler, sloganlar, asık yüzler, korku dolu gözleri, gözyaşları, acılar… O
haberlerdeki atmosferi bizler de günlük hayatımızda bizzat yaşardık.
Üniversiteye hazırlanmamız gereken o yıllarda doğru dürüst bir ders
işlediğimizi hatırlamıyorum. Lise birinci sınıfta iken okulumuz Asfalt Yolda,
şimdiki Atatürk Lisesinin binasında idi. Derslerin çoğu boş geçerdi. Sık sık
öğretmen değişirdi. Bazı öğretmenler ders yerine ideolojik nutuklar atmayı
tercih ederdi. Zaman zaman öğrenciler arasında kavga olurdu. Her an derse bir
öğrenci girip bilmem ne adına mesajlar okurdu. Sık sık okul boykot edilirdi.
Bazen öğretmenlerimizin dayak yediği haberlerini duyardık. Bir gün bir sınıf
arkadaşımızın öldürüldüğünü öğrendik. Lise ikide şimdiki binaya geçtik. Artık
okul belli bir grubun eline geçtiği için kavga olmuyordu. Ama okulu eline
geçirenlerin, olukda top oynanmasına bile izin vermediklerini, oynayanların
elinden toplarının alınıp aşağılandıklarını söylersem atmosfer hakkında bir
fikir vermiş olurum sanıyorum. Sonraları sıkıyönetim ilan edilince okulda sık
sık askerleri görür olduk. Bazı öğrencilerin yakalanıp işkencelere tabi
tutulduklarını iyi hatırlıyorum. (Şimdiki Rehberlik Araştırma Merkezi binası o
zamanlar bu işlerin merkezi idi.) 1980 yılında okulda üniversite sınavını kazanan birkaç
kişiden biriydim. Ama ailem şiddetle karşıydı. İki sebeple, bir yoksulluk, iki
anarşik ortam. Kayıt için gittiğim zaman Konya’da karşılaştığım manzara beni de
ürküttü aslında. Ama okuma aşkım ağır bastı. İşte 12 Eylül Harekâtı o yıl gerçekleşti. Bir sabah
radyodan yayılan marşlarla ve Hasan Mutlucan’ın türküleri ile uyandık.
Televizyon sık sık diğer kuvvet komutanlarının arasına oturup konuşan Genel
Kurmay Başkanı Kenan Evren’in görüntülerini yayınlıyordu. Beklenen bir şeymiş gibi karşılandı. Öyle rahatsızlık
duyulduğuna dair bir gözlemim/hatıram yok. Ondan öncesi o kadar kötüydü ki halk
memnun olmuştu sanki. Rahatça okuyacak olma düşüncesiyle ben de memnundum. Kenan Evren’den ve 12 Eylül’den rahatsızlığım, daha
sonraları tanıdıkça, yaptıklarını duydukça, darbelerin ne demek olduğunu
öğrendikçe ve bilinçlendikçe oluşmaya ve giderek artmaya başladı. İnsanlarımızın şer güçler tarafından bilerek kamplara
ayrıştırıldığı, darbe şartlarının bilerek oluşturulduğu; darbenin arkasında
ABD’nin olduğu; olağanüstü hal döneminde olayların seyredilip darbe ortamının
olgunlaşmasının beklendiği/tezgahlandığı; yüzbinlerce kişinin takip edildiği,
onbinlercesinin tutuklandığı, başta Diyarbakır ve Mamak Cezaevleri olmak üzere
yüzlercesinin gözaltında veya dışarıda işkenceye tabi tutularak öldürüldüğü;
bir sağdan bir soldan denilerek, hatta bazısının yaşı büyütülerek onlarcasının
idam edildiği; memleketin ekonomik olarak çökertildiği, onlarca yıl geriye
götürüldüğü; Kürt sorununun bugünkü hale gelmesine zemin hazırlandığı ve daha
neleri neleri öğrendikçe… Bu arada Türkiye 28 Şubat postmodern darbe dönemini
yaşadı. Sonra 2000’li yıllar. Köprünün altından çok sular aktı. O günlerden,
darbelerin ve darbecilerin yargılandığı/en azından bunun konuşulduğu zamanlara
geldik. Ve
Kenan Evren öldü. Ne
ibretlik bir son. O kadar saltanat ve 98 yıllık bir ömür… Ona da kalmadı. Kime
kalıyor ki zaten. Tarih onun gibileri ile dolu. Ama insanlar bir türlü
akıllanmıyorlar. Bugün de dünyada ve ülkemizde ona özenenler yok mu? Aslında
ufacık bir koltuğa oturunca bile bağırıp çağırmaya, despotluğa, zulme
başlayanların, olur olmaz yasak koyanların, hak hukuk dinlemeyenlerin mantığı
ile darbecilerin mantığı arasında bir derece farkı var sadece. Ellerine fırsat
geçse onlar da aynısını yapabilir. Sorun
sadece darbeciler de değil. Bir de onlara alkış tutan, hizmet edenler var.
Bilmediği veya korktuğu için böyle yapanlar, belki bir yere kadar
anlaşılabilir. Ama bir kısmı da var ki, çıkarları için, bilerek, isteyerek
onlara destek veriyor, hatta kışkırtıyor, suç ortaklığı yapıyor. Darbeciler de
belki onlara güvenerek, hatta belki onların dolduruşuna gelerek yapıyor
yapacağını. Onlar da darbecilerin suç ortakları aslında. Kenan Evren’in bu
türden suç ortaklarının bir kısmı yaşıyor daha; kimi özür beyan ederken, kimi
ses çıkarmamayı tercih ediyor. Keşke birileri o günlerin gazetelerini internete
verse de, bugün bol keseden özgürlükçü kesilenlerin aslında “ne mal” olduğunu
herkes görse. Değer
mi? Kenan
Evren’in sonu yeterince ibretlik değil mi? Anlayana tabii. *** Bu
arada Urfa’da Kenan Evren’in adı yaşamaya devam ediyor. O
yıllarda birçok çocuğa Kenan veya Evren adı veriliyordu. Bir araştırma yapılsa
bunun çok da az olmadığı görülecektir. İnsanların alıştıkları ve tanındıkları
isimleri değiştirmelerini bekleyemeyiz. Ama
beklediğimiz bir isim değişikliği var: Medyada
defalarca dile getirildiği, bazen siyasilerce ilgilenme sözü verildiği halde
Sanayi Sitemiz “Evren” adını taşımaya devam ediyor. Yetkililer bu “ayıp”
isimden şehrimizi ne zaman kurtaracaklar?
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KURTULUŞUN 100. YIL HAZIRLIKLARI - 07/08/2019 |
KURTULUŞUN 100. YIL HAZIRLIKLARI |
BİR ACAYİP GENÇLİK - 27/05/2015 |
BİR ACAYİP GENÇLİK |
ÖLÜME ÖVGÜ - 06/05/2015 |
ÖLÜME ÖVGÜ |
YA BİZDENSİN YA DA… - 29/04/2015 |
YA BİZDENSİN YA DA… |
YENİ BİR FIRSAT - 21/04/2015 |
YENİ BİR FIRSAT |
DEVLETİN MALI NEDİR? - 08/04/2015 |
DEVLETİN MALI NEDİR? |
GÜZEL ÖRNEKLER DE VAR - 02/04/2015 |
GÜZEL ÖRNEKLER DE VAR |
BİZ’İ ANLATMAYA DEVAM - 30/03/2015 |
BİZ’İ ANLATMAYA DEVAM |
YA, ALLAH BAŞARAMADINIZ DERSE… - 20/03/2015 |
YA, ALLAH BAŞARAMADINIZ DERSE… |
Devamı |