İslam âleminin varlık içinde yokluk yaşaması, efendi olması gerekirken, köle ve parya olması hepimizin malumu… İslam düşmanları bizden sömürdükleri servetlerle bizi yönetiyor, efendilik yapıyorlar. Hani efendilerin kölelerine yediklerinden yedirmesi, giydiklerinden giydirmesi ve insanca bir hayat ortamı sunması lazım… Ama nerde!..Bizim efendiler! Kendi finolarını yatak odalarında besliyorlar. İslam ümmetininse toz, duman, topraklar içinde yaşamasına bile müsaade etmiyorlar. Hep kan, gözyaşı, feryat, figan ve düşmanlık arasında yaşayacaksınız diyorlar. İşgal, sömürü, katliam…

Batılılar kişi başına yılda 20-30-50-60 bin dolarlar yaşarken, bu oran İslam diyarında, bin, 2 bin veya 3 bin dolardır. Kimi İslam ülkelerinde bu oran yıllık 400 dolara kadar düşmektedir. Hâlbuki 400 dolar, batılının köpeğinin aylık gideri bile değildir. Yani batılının köpeğinin hayat standardı, bir Müslümandan 12 kat daha yüksek.

Peki, bunun sebebi ne?

Sebepler çok. Ancak en büyük ve ana sebep, batılıların aramıza soktukları tefrikadır. Öyle ya, FERRİK TESUD / BARÇA VE YÖNET. İki milyarlık İslamâlemi bölük pörçük... Batılılar bölmek için her fırsatı değerlendiriyorlar. Etnik ayrımcılık, mezhep, meşrep, bölge, aşiret, kabile, ırk, dil, din, fikir kısaca her tür farklılığı tefrika vesilesi olarak kullanmaktadırlar.

Ama en çok ve enkeskin bölme aleti tekfir hastalığıdır. Çünkü tekfir eden, karşı tarafı mürted kabul edip onu asıl kâfirden daha öncelikli düşman kabul etmektedir. Suriyeli bazı dostlara soruyorum. IŞİD nedenBeşşar’a sesini çıkarmazken, Beşşar’a karşı savaşanları hedef alıyor. Hatta yer yer direnişçi mücahitlerden zapt ettiği yerleri Beşşar’a teslim ediyor? Cevap: “mürtedlerincezalandırılması, kâfirlerinkinden önceliklidir.”Yani Allah (cc) korusun bu gafillere fırsat düşse kendilerinden başkalarını mürted diye infaz edebilirler.

1980-1995 yılları arası fırtına gibi esen tekfir hastalığının yaraları onulmamışken, 2000 li yıllardan itibaren aynı virüs daha korkunç bir dalgayla yeniden ortalığı sarıverdi tekfir hastalığı. Bu defa SELEFİLİK adıyla geliyordu. Yıllardır İslam’a mal, can her şeyini adayan; “İHVANI MÜSLİMİN” “HAMAS” gibi fedakâr ve cefakâr Müslümanları tekfir edişlerini duyuyorduk. Ancak bizim buralara cihada çağrı mesajlarıyla girdiler. Önce asıl yüzlerini pek göstermediler. Ancak zaman içinde kendilerinden başka her kesi tekfir ettikleri net olarak anlaşıldı.

Mesele oy kullanmak falan değil. Bir kere tekfir virüsü bulaşmışsa adam tekfir etmenin bir çaresini buluyor. SELEFİ NUR PARTİSİ siyasete giriyor, hemde sisi cuntasıyla işbirliği içerisinde onlar kâfir olmuyor. Ama başka Müslümanlar herhangi bir yerde seçime bulaşırlarsa tekfir sebebi… Biz bu filmi daha önce çok gördük. Bizde de oy kullananları tekfir eden Şiatandanslı grup neren nasıl bir işaret aldıysa parti kurup seçime girdi. Biz nebevi metotla hizmetlerimize devam ederken, sadece seçim zamanı önümüzü kesmeyecek bir partiyi tercih için oy kullanınca bizi tekfir ettiler ama kendileri parti kurdu seçime ve seçilmeye girdiler kâfir olmuyorlar. Anlayan beri gelsin.

Seçim zamanında tekfir bahanesi, oy kullanmak, seçime girmek… Başka zamanlar, istiva meselesi, müteşabih naslar veya herhangi bir bid’at çok rahatlıkla tekfir sebebi olabiliyor. Tekfir hastalığı böyle birşey… Bir bulaştımı adamı yerinde durdurmuyor. Artık kişi İslam’a, hidayete çağırmak değil de tekfir etmek için adam arıyor.

Kendi grubunun maslahatı için gerekirse, ABD RusyaÇin, Şia ve Suudi Amerika gibi birbirinin zıddı olan nice güçlerle işbirliği içine giriyor. Ama Müslüman kardeşiyle bir araya gelmenin yolunu aramak değil de ondan uzaklaşmak için her şeyi yapıyor. Hatta herhangi bir bahaneyle onu tekfir ediyor, mürted sayıyor, katlını helal görüyor.

Şu an Suriye’de yaşanan manzaralar malum. Aynı manzaralar yıllardır Afganistan’da, Pakistan’da, sudanda, Somali’de ve daha birçok yerlerde yaşanıyor. Eğer tedbir alınmaz bu dalgaya kapılan samimi ve iyi niyetli gençler ikna edilip bu yanlışa düşmekten alıkonmazsa aynı cinayetler yakında birçok yerlerde yaşanır. O zaman iş işten geçmiş olabilir.

Bir asra yakındır dünya Siyonizm’ine karşı mücadele eden, bunun için hesapsız bedel ödeyen HAMAS gibi bir çınarı tekfir eden bir güruh seni beni tekfir etmez mi? ne kaybı olacak ki?

Bu arada bu tekfirci gruplarla Şii çetelerin aynı mahfil, loca ve karanlık odaklardan yönetilme ihtimali yüksek. Bakmayın zahirde birbirlerine ateş püskürmelerine… İran da yıllarca ABD ve İsrail’e ateş püskürüyordu ekranlarda, medyada falan. Ancak en derin dostluk ve işbirliklerini ancak 40 yıl sonra görebildik. Aynı şey, GLADYO, ERGENEKON, KOTR GERİLLA VE pensilvanyalı GÜLEN örgütü için de geçerli…

Adam yıllardır hoşgörü, ülkem, milletim, vatanım edebiyatı yapıyor. Hâlbuki 40 yıldır her tür vatan ve ümmet düşmanlarıyla kol kola kucak kucağa imiş… Bu arada bu karanlık kliklerin kara ögeleri belki örgüt içinde onda bir kişidir. Geri kalan büyük kitleler aldatılmış, kandırılmış, iyi niyetli, saf ve samimi kitlelerdir. Ancak bu durum var olan gerçeği değiştirmiyor.

Yani diyeceğim o ki, tekfirci gruplar, ümmet arasında ihtilaf, tefrika, husumet, kin, nefret ve düşmanlık ekmek için biçilmiş kaftan… Ümmetin birliğini, beraberliğini, kıyamını, ihyasını, ayağa kalkmasını önemseyen tüm Müslümanların bu konuda bir şeyler yapması gerekir aksi halde yarın çok geç olabilir. Bu hamur çok su götürür. Devam edeceğiz inşallah.Sübhaneke… Bihamdike… Vesteğfiruke… mozkilincweb@gmail.com