Davet ve kardeşlik vakfımızın açılış programı vesilesiyle İstanbul’daydık. Değişik il ve ilçelerden temsilcilerin yanı sıra, birçok İslami camia temsilcileri ve değişik İslam ülkelerinden misafirlerin de katıldığı program gayet heyecanlı geçti. Davet ve kardeşlik vakfının adına yakışır şekilde, programa her camiadan temsilciler davet edilmişti. Yine umarım ki vakfın adı hereği, kardeşliklerin tazelenip pekişmesine de vesile olacaktır.

Böyle ulvi bir dava için atılan bu adımdan dolayı, Davet ve Kardeşlik ailesini kutluyor, takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum. Teşrifleriyle bu programı bereketlendiren tüm misafirlere ve programın hazırlanışından icrasına kadar emeği geçen tüm kardeşlerime de teşekkürlerimi sunuyorum. Her ne kadar vakfın mütevelli heyetinde bulunsak da taşrada bulunmamız hesabıyla, bu gibi hayırlı amelleri doğal olarak merkezdeki kardeşlerimiz omuzlamaktadırlar. Saileri meşkur amelleri makbul olsun.

İlme, İslam’a ve ümmete hizmet yolunda yeni bir ses ve nefes olacak olan davet ve kardeşlik vakfı, alanında önemli bir boşluğu dolduracaktır kanaatindeyim. Davet ve eğitim çalışmaları yapan tüm İslami çalışmalar önemlidir. Tüm vakıf, dernek, cemiyet ve cemaatlerin yaptıkları hizmetler takdire şayandır. Mevlam cümlesine güç, kuvvet, sabır, sebat, imkân ve fırsat nasip eylesin. Elbette bu yapılardan birisi olan davet ve kardeşlik vakfının çalışmaları da önemlidir. Mevlam bu camianın mensupları olarak cümlemizi, vakfın içeriğini dolduracak nice hayırlı hizmetlere muvaffak eylesin.

Vakıf başkanı Recep Songül hoca efendi ve diğer konuşmacıların kısa ve öz konuşmalarında davet, eğitim, birlik, beraberlik ve kardeşliğe özellikle vurgular yapıldı. Kısmen 28 Şubat döneminin tahribatlarına değinildi. Ancak bu sıkıntı ve kumpasların, İslami oluşumlar arasında yakınlaşma ve kardeşlik bağlarının tazelenmesine vesile olduğu da vurgulandı.

Bu yeni dönemde geçmişten dersler alarak geleceğe acele etmeden ama hızlı adımlarla yürümenin gereği vurgulandı. Önümüzdeki bu yeni dönemin çok büyük fırsatlara vesile olabileceği ve bu fırsatların değerlendirilmesinin gereğine vurgu yapıldı.

Suriye, Mısır, Filistin ve Iraklı misafir konuşmacılar, kısa ve öz mesajlarında özellikle İslam diyarında yaşanan derin güçlerin sinsi planlarına dikkat çektiler. Bu derin planlar gereği Şia’nın önü alabildiğine açılırken, ehlisünnet Müslümanların çepeçevre kuşatıldığını vurguladılar. Tüm ümmetin; uleması, aydınları, genci ihtiyarıyla bu oyunu iyi görmeleri ve tedbir almak için girişimlerin zaruretinin altı özellikle çizildi.

                Ümmetin çobanını kaybetmiş sürüler haline dönüştürülmesinden sonra, sadece ümmetin değil, insanlığın da çok şeyler kaybettiği ve kaybetmeye devam ettiği vurgulandı. Dolayısıyla ümmeti ayağa kalkmasının, sadece İslam diyarı ve ümmet için değil, tüm dünya ve dünya insanlığı için de önemli olduğuna dikkat çekildi.

Ümmetin ayağa kalkmasında İslam ülkeleri içinde Türkiye’nin rolüne özellikle dikkat çekildi. Altı asır boyunca ümmete rehberlik yapmış bir merkez olarak, Türkiye ve İstanbul’un önemi vurgulandı. Dolayısıyla böyle bir merkezde yeniden hizmet yürüyüşüne başlayan davet ve kardeşlik vakfının sorumluluğunun ağır olduğu ayrıca hatırlatıldı.

Ramazan ayı rahmet, mağfiret ve bereket ayı… Davet ve kardeşlik vakfının açılışı işte böyle bir rahmet ikliminde mütevazı, engin ama bir o kadar da heyecan muhabbet dolu bir programla yapıldı. Allah (cc) mübarek eylesin. Diğer tüm İslami kurum ve kuruluşlarla beraber yolu açık başı dik ve ümmetin yüz akı olsun… Tüm katılımcı dostlara ve emeği geçen tüm kardeşlerime tekrar yürekten teşekkürler.